Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Başkanı Kemal Karaküçük: “Tekstilde korunma önlemi şart”
Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Tekstil Sektör Meclisi ile birlikte Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ı ziyaretinde konuşan KMTSO Başkanı Kemal Karaküçük, tekstil ürünlerine ve özellikle pamuklu ve sentetik ipliklere ithalatta korunma önlemi getirilmesinin şart olduğunu vurguladı.
TEKSTİL TÜRKİYE’NİN OMURGASIDIR
Karaküçük şöyle konuştu: “Tekstil sektörü, Türkiye’nin ihracat ve istihdam bakımından omurgasıdır. Biz Türk pamuğunu, Türk emeğini, Türk sermayesini, Türk işçisinin yapmış olduğu alın terini ihraç ediyoruz. Bu bizim için çok önemli. Diğer sektörlerin yapmış olduğu ihracat da önemli ama şunun altını çizmek istiyorum; biz montaj yapmıyoruz, üretiyoruz ve Türkiye'nin topraklarından çıkan tarım ürünlerini tekstil ve konfeksiyona dönüştürüyoruz.
İPLİK İTHALATINA KORUNMA ÖNLEMİ VE EK VERGİ ŞART
Sektörün, yatırım ve istihdamını devam ettirebilmesi için pamuklu ve sentetik ipliklerde ithalatta korunma önlemlerinin yeniden gündeme alınması ve ek vergi konulmasında milli ekonomi bakımından büyük menfaat olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin, yan sanayileri ile birlikte 2 milyon kişinin istihdam edildiği tekstilden uzaklaşmak gibi bir lüksü yoktur. Dünyada, global krizlerden sonra en gelişmiş ülkeler dahi yerli tekstil üreticilerini desteklemek adına ekonomik politikalar üretmektedir.
EFEKTİF BİR ÜRETİM TEŞVİK SİSTEMİNE İHTİYAÇ VAR
Türkiye, 2023 yılında milli gelirini 2 trilyon dolara, yıllık ihracatını ise 500 milyar dolara, kişi başına milli gelirini 25 bin ABD Doları’na çıkarmayı, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmayı hedefliyor. Bu hedefleri sağlayabilmek, özellikle ekonomik kalkınma alanında sürdürülebilir üretim ve yüksek katma değer oluşturmak adına özel sektörün bilim ve teknolojiye daha fazla yatırım yapması, ar-ge ve inovasyon çalışmalarına ağırlık kazandırması için Türkiye’nin efektif bir üretim teşvik sistemine ihtiyacı var.
İNOVATİF GİRİŞİM BECERİSİNİ ÖN PLANA ÇIKARMALIYIZ
Dünya ve ülkemiz ekonomisinde belirsizlikler devam ederken, değişen koşullara uyum sağlamak, özel sektörün küresel ekonomiye uyum yeteneğinin geliştirilmesi Türkiye’nin en politik meselelerinden birisidir. Bunu sağlayabilmek adına bundan sonraki süreçte, ekonomik başarıyı inovatif girişim becerisini ön plana çıkaran yalnız yatırımı değil üretimi ve istihdamı da destekleyen efektif bir ekonomi modeli ve ülkemizi kalkındıracak yatırımlarla 2023 hedeflerine koşmamız lazım. Hükümetimizin kurulmasından sonra gelen istikrar ile Türkiye kendi ana gündemine, ekonomik büyüme ve ihracata dönmelidir. Artık önümüze bakmamız ve büyümemiz gerekmektedir.
TÜRKİYE GÜVENLİ LİMAN
Dünyada yaşanan krizlere rağmen Türkiye güvenli liman olmayı sürdürüyor. Türkiye dünyanın 18’inci Avrupa’nın 7’inci büyük büyük ekonomisidir. 2015 yılının 3. çeyreğinin sonunda ortalama %3,4 büyüme performansı göstermiştir. Avrupa’yı geride bırakarak büyümemizi sürdürüyoruz. 2015 yılı Türkiye için siyasi ve ekonomik anlamda hareketli bir yıldı. 2016 yılı ile birlikte başlayan Yeni Türkiye döneminde daha atak olmamız gerekir. Dünya konjonktüründe ve Ortadoğu coğrafyasında ekonomik ve siyasi olarak oldukça aktif bir dönem içerisindeyiz. Bunları çok daha doğru değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
TÜRK GİRİŞİMCİSİNİN GÜCÜYLE EKONOMİK DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAYABİLİRİZ
Türkiye olarak modern tekniklerle nitelikli üretime geçişi tamamlamalıyız. Özellikle Kahramanmaraş gibi Anadolu sanayi şehirlerinde kurulmuş fabrikalarda ciddi şekilde nitelikli ürünler üretiliyor. Bunun yanı sıra çok ünlü yabancı ve yerli markalara da üretim yapılıyor. Artık yeni bir ekonomik model çerçevesinde, kendi markalarımızla, yerli sermayemizle, Türk emeği ve Türk girişimcisinin gücüyle bu dönüşümü ve kalkınmayı sağlayabiliriz.”