Malum, "tatil" ülkesiyiz.
365 günlük bir yılın kaç gününü çalışıyoruz, hiç hesapladınız mı?
İçinde bulunduğumuz ve neredeyse yarısına yaklaştığımız 2015'te kaç gün tatil yapıyoruz, bir hesaplayalım.
52 Pazar.
52 Cumartesi.
1 Ocak Perşembe (Yılbaşı)
23 Nisan Perşembe (Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı)
1 Mayıs Cuma (Emek ve Dayanışma Günü)
19 Mayıs Salı.
17-18-19 Temmuz Cuma-Cumartesi-Pazar (Ramazan Bayramı)
30 Ağustos Pazar (Zafer Bayramı)
24-25-26-27 Eylül Perşembe-Cuma-Cumartesi-Pazar (Kurban Bayramı)
29 Ekim Perşembe (Cumhuriyet Bayramı)
**
Yani bu yılın toplam 112 günü resmi tatil var. Ramazan Bayramının ikinci ve üçüncü günü, Kurban Bayramının üçüncü ve dördüncü günü ile Zafer Bayramı zaten hafta sonu tatili olduğu için 112'ye dahil değil.
16 Temmuz Perşembe (Ramazan Bayramı Arefesi) ve 23 Eylül Çarşamba (Kurban Bayramı Arefesi) günleri de öğleden sonra tatil olacak.
İki yarım, bir tüm eder. Böylece de tatil günlerinin sayısı 113'e çıkıyor.
Hatırlayın, 2 Ocak Cuma günü de hükümet idari izin verdi.
Etti mi 114 günlük tatil.
Yılın neredeyse 3'te 1'ini tatilde geçiriyoruz.
**
Konu şuradan çıktı:
Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü, okullara bir talimat göndermiş.
Demiş ki "Samsun'da toplu açılışlarda bulunmak üzere ilimizi ziyaret edecek olan Sayın Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan'ın açılış programına tüm idarecilerin katılması konusunda hassasiyet göstermeleri, personele gerekli duyurunun yapılması, katılmak isteyen personele gerekli kolaylığın sağlanması, katılanların mağdur edilmemesi, servis ile gelen öğrencilerin devamsızları ile ilgili gerekli kolaylığın sağlanması rica olunur."
Talimat cep telefonlarına sms gönderilerek verilmiş.
**
Türk Eğitim Sen 1 Nolu Şube Başkanı Levent Kuruoğlu, toplantı için ilçelerden idareci ve öğretmenlerin Samsun'a çağrılması sonucunda okulların tatil edildiğini savunuyor.
Kuruoğlu, şöyle diyor:
"Buradaki asıl maksat, okulları tatil ederek başta öğrenciler olmak üzere öğretmenlerin de mitinge gitmelerinin önü açılmıştır. Ayrıca ilçelerden mitinge partilileri taşımak için servis araçları da boşa çıkartılmıştır."
Miting meydanını gezdiğini ifade eden Kuruoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Meydanı dolduranların önemli bir kısmı maalesef İHL'li öğrenciler. Miting zamanından 2 saat önce alana taşınan çocukların bu saatte derste olmaları gerekirdi. Eğitimin siyasete alet edildiği başka bir dönemi bu kadar hatırlamıyorum. Bu ancak diktatörlüklerin yaşandığı ülkelerde olan bir davranıştır. Muz cumhuriyetinde mi yaşıyoruz?"
İnternete yansıyan bu haberin altında şu ifade yer alıyor: Samsun'un ilçelerinden AK Parti teşkilatları tarafından çok sayıda servis aracı ile partililerin Samsun'a taşındığı, bu araçlarda bulunan katılımcıların önemli bir kısmının da öğrencilerden oluştuğu görüldü.
**
Haberi okuyunca hafızam beni çocukluğuma götürdü.
Dumlupınar İlkokulu öğrencisiydim, 3 ya da 4'üncü sınıfa gidiyordum.
Sanırım bütün okul, Kahramanmaraş'a gelen dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ü karşılamak için sıralandık. Bizim okul ve bizim sınıf, tam Bakırcılar Çarşısı'nın girişine denk geldi.
Yol kenarına dizildik.
Ellerimizde bayraklarımız.
Bir süre bekledik.
Ardından üstü açık bir otomobil ile elinde fötr şapkası olduğu halde bizi selamlayarak geçen Cumhurbaşkanımız geçti.
Biz coşkuyla alkışladık.
Merhum Korutürk, Belediye Binası'ndan (ki, bina yıkıldı ve şimdi yerinde fıskiyeli havuz var, Ulu Camii'nin az yukarısından) konuşma yaptı.
**
Bir konuya dikkat etmek gerekir:
Şu andaki Cumhurbaşkanımız, Cumhuriyet Tarihimizin halkoyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'dır.
Oy kullanmaya gidenlerin yaklaşık yüzde 52'sinin oyunu alarak bu makama gelmiş biridir, Cumhurbaşkanımız.
Partili, partisiz.
Mevlana'nın dediği gibi 'sevmeyebiliriz' ama 'saygı göstermek zorundayız'.
Çünkü, o makam ülkenin en üst makamı.
O makamda oturan isim 'milletin temsilcisi'dir.
İsmi önemli değil. Siyasi görüşü de çok önemli değil.
Tabi ki, bu benim görüşüm, herkes farklı görüş ileri sürebilir.
İşi ideolojiye, siyasete dökebilir.
Onlara da saygı duyarım.
**
İktidarla farklı siyasi görüşlerde olsam da, Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün okullara gönderdiği talimatı alkışlıyorum.
Ve buradan Kahramanmaraş Valimiz'e bir öneri de bulunuyorum:
Cumhurbaşkanımızın geleceği 22 Mayıs Cuma günü hem okulları, hem resmi kurumları idari izinli sayın.
Hatta iş dünyasının da o gün öğleden sonra fabrikaları kapatmasını sağlayın.
Çünkü 'halkın cumhurbaşkanı geliyor'.
Onu daha görkemli karşılayalım.