banner711

BAKAN ÜNAL, "2016 YILINDA 18 ADET MÜZE AÇACAĞIZ

MÜZELER GÜNÜ ANADOLU MEDENİYETLERİNDE BAŞLADI

BAKAN ÜNAL,
 MÜZELER GÜNÜ ANADOLU MEDENİYETLERİNDE BAŞLADI

 

-          Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal: “2016 yılında 18 adet müze açacağız.”

-          Bakan Ünal: “Depolarımızda yaklaşık 3 milyonun üzerinde eser var. Dolayısıyla en kısa zamanda depolarımızdaki eserlerin de teşhir edilmesi ve toplumla buluşturulması yönündeki çalışmaları da yapıyoruz.”

 

Anadolu Medeniyetleri Müzesi, bu yıl 35.si düzenlenen ‘18 Mayıs Müzeler Günü’ etkinliklerinin açılış törenine ev sahipliği yaptı.

 

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal tarafından resmi açılışı yapılan ve çeşitli etkinliklerle tüm yurtta kutlanan ‘Müzeler Günü’ dolayısıyla bu akşam saat 23.00’e kadar 35 müze ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

 

Müzelerin yaşayan eğitim, öğretim ve tefekkür yerleri olduğuna vurgu yapan Bakan Mahir Ünal, açılışta yaptığı konuşmada 2016 yılı içerisinde 18 yeni müzenin daha açılacağını söyledi.

 

Türkiye’nin müzecilik alanında köklü bir tarihe sahip olduğunu belirten Bakan Ünal, globalleşen dünya ile birlikte günümüzde çocuklarımızın bir kimlik ve aidiyet oluşturmalarının güçlük kazandığına dikkat çekti.

 

Anadolu toprakları üzerinde sadece Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı’nın olmadığını kaydeden Bakan Ünal,  konuşmasında “Kültürel hafızanın bir dönemini blok olarak alıp, kaldırıp bir kenara koyamazsınız.” dedi.

Her şehirde müze ve kütüphanelere özellikle önem verdiklerini belirten Bakan Ünal, Türkiye’nin bu mekanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu söyledi.

Müzeler Yaşayan Eğitim, Öğrenim ve Tefekkür Yerleridir

“Bugün hafızamızın oluşmasında önemli bir yer tutan ve yaşadığımız coğrafyada kültürel derinliğimizi belirleyen, somut olmayan kültürel mirasın teşhir edildiği, dünden bugüne insanın hikâyesini hatırlamamıza ve yaşadığımız toprakların ruhuna dair bir fikir edinmemize vesile olan müzelerle ilgili ‘Müzecilik Haftası’nı kutluyoruz.

Müzeler binlerce yıllık bilgi ve tecrübeyi gelecek kuşaklara aktarıyor. Dolayısıyla müzeler aynı zamanda birer öğrenim mekânı, eğitim ve tefekkür yerleridir. Bu yönüyle de müzeler aslında yaşayan ve bize kendi varlığını ve bizim tarihsel derinliğimizi hatırlatan ve bizimle konuşan mekânlardır.”

Müzecilikte Köklü Bir Tarihe Sahibiz

“Esasen çağdaş müzecilik yaklaşımında da bu mekânlar canlı birer iletişim ortamı olarak görülüyor. Bu yaklaşıma göre ideal müze ziyaretçi ile aktif iletişim halinde bulunan, yaşayan bir mekân olarak değerlendiriliyor. Bu mekânlarda somut unsurların yanı sıra somut olmayan kültürel miras unsurlarının da araştırılması, korunması ve ihya edilerek gelecek nesillere aktarılması büyük bir önem arz ediyor.

“Müzecilik tarihimize dönüp şöyle bir baktığımızda, aslında müzecilikte bizim de çok köklü bir geleneğe sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.”

Kültürel Hafızanın Bir Dönemini Blok Olarak Alıp, Kaldırıp Bir Kenara Koyamazsınız

“Ama az önce yaşadığımız şey aslında bizi anlatan, herhalde durumumuzu anlatan en güzel örneklerden bir tanesi. Şu anda Fatih döneminde yapılmış, tahminen Mahmut Paşa tarafından yaptırıldığı düşünülen, kitabesi olmadığı için net olarak o bilgiye ulaşamadığımız ama Fatih döneminde 1490’lı yıllarda yaptırıldığı düşünülen bir bedestendeyiz. Burası Anadolu Medeniyetler Müzesi ve bu müzede ancak 2013 yılında Osmanlı’ya ait bir vitrin eklenmiştir.

Dolayısıyla Anadolu Medeniyetleri dediğimizde bunun içerisinde Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı yoktu. Hafızasını ve kökenlerini Eski Sümer’de ve Eski Eti’de arayan ve dolayısıyla yaşadığı coğrafya üzerinden kendisine kimlik inşa etme çabası içerisine girişen bir anlayış. Dolayısıyla toplumsal hafızanın, kültürel hafızanın herhangi bir şekilde bir dönemini blok olarak alıp, kaldırıp bir kenara koyamazsınız. Toplumsal hafıza bütündür. Doğrularıyla, yanlışlarıyla, yaşanmışlıklarıyla, öğrenilmişlikleriyle, acılarıyla bizimdir ve bize aittir.

O yüzden bu topraklarda yaşanan Selçuklu deneyimi de bize aittir, Osmanlı deneyimi de bize aittir, Cumhuriyet deneyimi de bize aittir. Çünkü bunların hepsini biz yaşadık. Çünkü bunların hepsi bizim hafızamızı oluşturan temel unsurlar, temel ögelerdir.”

Çocuklarımızın Günümüzde Bir Kimlik ve Aidiyet Oluşturmaları Güçlük Kazanıyor

“O yüzden öncelikli olarak kendi yitik hafızamızı ararken, kendi hafızamızı yeniden inşa ederken işte bu anlamda müzeciliğin çok büyük bir kıymeti ve önemi var. Özellikle bizim önümüzdeki dönemde şehirlerimizde yeni müzeler oluştururken bugün en çok sıkıntısı yaşanan ve günümüzde artık fiziki coğrafyanın ortadan kalkmasıyla birlikte internet coğrafyasında çocuklarımızın sınırların olmadığı bir dünyayı zihinlerinde tasavvur ve tahayyül etmeleri bir kimlik ve aidiyet oluşturmaları daha büyük bir güçlük kazanıyor.

Bu sadece bizim değil bütün toplumların yaşadığı temel bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Globalleşmenin getirdiği benzeşme kaçınılmaz olarak yerelleşmeyi ve globalleşmeyi getiriyor. O yüzden insanlar kendi kültürlerine, kendi kimliklerine, kendi hafızalarına, kendi aidiyetlerine daha büyük bir önem atfetmeye başladılar.”

 Her Şehirde Önem Verdiğimiz İki Husus Müze ve Kütüphanedir

“Bugün Avrupa’da herhangi bir müzeye gittiğinizde Anaokulu çocuklarının o müzede kendi tarihlerini, kimliklerini, sanatlarını, kültürlerini öğrenmek için öğretmenleri tarafından oraya getirildiklerini görürsünüz. Viyana’da savaş müzesinde küçük öğrencilerin o muhteşem eserler önünde günlük derslerini yaptığını görürsünüz. Madrid’te Prado Müzesi’nde Velázquez ya da Vasco’nun eserleri önünde anaokulu çocuklarını görürsünüz.

Çünkü o çocuğun nereye, hangi kültüre, hangi kimliğe ait olduğunu özümsemesi bugün çok daha büyük bir önem arz ediyor.

Dolayısıyla biz her şehirde iki hususa çok büyük önem veriyoruz. Bunlardan bir tanesi müze, bir tanesi de kütüphanedir. Her şehirde mutlaka o şehrin hafızasını ve o şehrin yaşanmışlığını ve ruhunu temsil eden, o şehrin tarihini ve kültürel derinliğini temsil eden müzelere ve kütüphanelere mutlaka ama mutlaka her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

30 büyük şehirde mutlaka 30 büyük, birer milyon kitaplık kütüphaneler yapmak durumundayız. O kütüphanelerin o şehrin bütün belge, bilgi, dokümantasyon, evrak, arşiv ve hafızasını oluşturacak şekilde bu kütüphaneleri ve müzeleri inşa etmek durumundayız. Çocuklarımızın önce ailelerine sonra mahallelerine, sonra yaşadıkları şehre, sonra ülkelerine dair bir aidiyet, sevgi ve bağlılık hissetmeleri gerekiyor.

Hz. Mevlana’nın söylediği gibi, kişinin nereye ait olduğunu bilmesi, bir ayağını sabit kılıp diğer ayağı ile de bütün dünyaya açık olması gerekiyor.”

 

2016 Yılında 18 Adet Müze Açacağız

 

“Bakanlığımıza bağlı 197 müze, 125 türbe, 138 düzenlenmiş ören yeri ve yine Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren 217 adet özel müze mevcut. Bakanlığımızda sergilenen eser sayısı ise 3 milyon 235 bin 111. Depolarımızda da 3 milyonun üzerinde eser var.

 

Dolayısıyla en kısa zamanda depolarımızdaki eserlerin teşhir edilmesi ve toplumla buluşturulması yönündeki çalışmaları da yapıyoruz.

 

2003 yılından bu yana Bakanlığımıza bağlı 139 müze ve bağlı birim bakım ve onarımdan geçirilerek yeniden ziyarete açılmış durumdadır.

 

2015 yılı içinde 5 adet müze ve bağlı birimi açtık. Buna Batman Müzesi, Şanlıurfa Müzesi dâhil ve özellikle Şanlıurfa Müzesini görmenizi şiddetle tavsiye ederim. Göbeklitepe’den başlayarak bugüne kadar bir tarihi koridorun içerisinden geçiyorsunuz ve orada insanlık tarihinin bugüne kadar yaşanan hikayesini görsel olarak görme imkanına sahip oluyoruz.

 

Yine Şanlıurfa-Haleplibahçe Mozaik Müzesi, Diyarbakır Müzesi ve Antalya-Demre-Andriake ören yerleri 2015 yılında açıldı. 2016 yılında ise 18 adet müze açacağız.

 

Bunlar, Burdur Doğa Tarihi Müzesi, Mardin Müzesi, Sakarya Müzesi, Edirne Müzesi, Adana Kuruköprü Anıt Müzesi, Geleneksel Adana Evi, Malatya Beşkonaklar Etnografya Müzesi ve Geleneksel Malatya Evi, Antalya Demre Likya Uygarlıkları Müzesi ve Zonguldak Maden Müzesi.

Diğer yandan Adana’da yeni müze kompleksini de yakında inşallah açacağız. Kütahya Arkeoloji Müzesi ve Maden Müzesi, Afyon Karahisar Müzesi, Çanakkale Troya Müzesi, Uşak Müzesi, Van Urartu Müzesi, Antalya Etnografya Müzesi, Antalya Mevlevihane Müzesi, Edirne Hıdırlık Tabyası başta olmak üzere 79 müze ve bağlı birimin uygulama ve proje çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor.”

Güncelleme Tarihi: 18 Mayıs 2016, 06:14
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER