Çoğu kez, toplumu pek ilgilendirmeyen konularda öne çıkıyorlar.
Bir iki laf geveleyip, açıklama yaparak kendilerinde 'gövde gösterisi'nde bulunuyorlar.
Toplumun meselesi olduğunda 'sus-pus' oluyorlar.
Toplumun sesi olmaktan uzak kalıyorlar.
Neden?
**
Partiler, vakıflar, dernekler, meslek örgütleri, sendikalar, federasyonlar, platformlar..
Tamamına 'sivil toplum kuruluşu' diyoruz, bunların.
Ama 'sivil toplum' olmaktan uzak, sadece 'kendi sesleri' olmanın gayretindeler.
Suriye'de, Mısır'da, Cezayir'de, Pakistan'da yaşananlar karşısında gösteri yapan, açıklamada bulunan, fikir beyan edenler; söz konusu Türkiye'nin iç meselesi olduğu zaman sessizler.
İşin ucu kendilerine 'dokun'maya başladığı zaman yaygara koparan sivil toplum kuruluşları, çoğu zaman 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' zihniyetindeler…
Neden?
**
Ülke dışındaki yaşananlar karşısında 'top yekun' hareket ederek; çeşitli etkinlikler ortaya koyanlar bugünlerde ortada yoklar.
Son iki ayda yetmişe yakın şehit haberi geldi.
Kabul edin, etmeyin ülkenin bir bölümü adeta yangın yeri ama o sivil toplum kuruluşları bir sessizlik içerisindeler.
Çıkıp terörü 'lanetlemek' yerine, suskunluğu tercih ediyorlar.
Dış ülkedeki yetimler için adeta seferberlik ilan edenler, kendi soluk aldıkları vatanı korumak için şehit olanların 'yetimleri'ni, 'dulları'nı görmezlikten geliyorlar.
İki aydan bu yana yetmişe yakın ocağın söndüğü, ateşin düştüğü aileler için bu sivil toplum kuruluşları ne yaptı?
Açık alanda eylem mi yaptılar, kapalı alanda basın açıklaması mı yaptılar?
İki satır bir kınama mı yaptılar?
Cehaletimi, bilgisizliğimi, iletişimsizliğimi bağışlayın ama ben duymadım.
Neden?
**
Yerel seçimler öncesinde kendi siyasi düşüncesine mensup 70-80-90 stk'yı peşlerine takıp, 'milli irade'den bahsedenler; bugün milli irade yerle bir oluyor ama sessizler.
Memur oldukları halde bilmem ne 'platformu' adına siyasi yandaşlarına destek arayanlar, ülkenin bütünlüğünün tehdit altına girdiği şu günlerde 'süt dökmüş kedi' gibiler.
Hani siz sivil toplumun temsilcisi idiniz?
Sivil toplumun sorunlarını gündeme getirecektiniz, sivil toplumu bilinçlendireceksiniz?
Şimdi sessizsiniz…
Neden?
**
Kahramanmaraş'ta onlarca sorun çözüm bekliyor.
Eğitimde, ulaşımda, yerel yönetimlerde, bürokraside, sanatta, sporda, kültürde onlarca, yüzlerce sorun var, ama bizim sözde 'etkili' stk'lar üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi.
Siyasi düşünceye ters bir durum olduğunda adeta hatip kesilenler, kentin sorunları karşısında 'sessizliğe' bürünüyorlar.
Neden?
**
Cumartesi günü Memur-Sen İl Başkanı Abdulaziz Aydın'ın basın toplantısındaydım.
Aydın, kamu adına hükümet ile yapılan toplu sözleşmedeki 'kazanım'ları anlattı. Diğer konfederasyonların 'rezalet', 'kayıp' olarak değerlendirdiği birçok konuda farklı ifadeler kullandı. Kaybetmediklerini, kazandıklarını dillendirdi.
Soru-cevap kısmına geçildi.
Gündemle, anlattıkları ile ilgili bir iki soru geldi, cevap verdi.
Gündem dışı bir soru sordum; 'Sizin de içinde bulunduğunuz bir platform var. Kimi zaman, ülkeyi ve toplumu pek ilgilendirmeyen konularda açıklama yapıyor, eylem yapıyor. Ama iki yandan bu yana yaşananlar karşısında sessizsiniz. Düşünceniz nedir?"
Tatmin edici bir cevap olmadı. Şöyle oldu, böyle oldu… Geçiştirilmeye çalışıldı soru, ısrarlar karşısında da çok farklı bir ifade kullandı:
"Biz bir açıklama yapacaktık. Ancak valilik Maraş'ın özel durumu nedeniyle açık alana izin vermedi, 'kapalı alanda yapın' dedi? Biz de bu yüzden erteledik…"
Yani 'ortalık süt liman olsun, biz bir açıklama yaparız' kabilinden bir açıklama.
Üzüldüm.
Memleketin en önemli gündemi ile ilgili olarak 'etkin', 'güçlü' olduğu söylenen bir stk'nın yöneticisinin ifadesi gerçekten ilginç geldi bana…
**
İşte bizim stk'cılık anlayışımız bu.
Üstümüze vazife olmayan konularda konuşuruz, konuşmamız gereken konularda susarız.
Elbette susunuz.
Çünkü siz 'sustukça, sıra size gelecek' ilkesini unutuyorsunuz.