17 Kasım Dünya Prematüre Günü... Prematürü bebekler henüz olgunlaşmamış kalpleri, ciğerleri ve gözleriyle hazır olmadıkları bir ortama doğuyorlar. Oyuna 1-0 yenik başlıyor, minicik elleriyle hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Kahramanmaraş Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ahmet Yener, “Olgunlaşmasını tamamlamadan ve 37 haftadan önce doğan bebeklere prematüre deniyor. Dünyada 10 doğumdan biri prematüre. 38-40 hafta arasındaki doğumlar normal kabul ediliyor. 34-37 hafta arasında doğanlara geç prematüre, 30-34 hafta arasındakilere prematüre, 26-30 haftanın altındakilere ileri derecede prematüre, 24-26 hafta arasında doğanlara ise yaşam sınırlarını zorlayacak prematüre deniyor. Çok yaygın ve ciddi bir durum olan, son yıllırda da yaygınlığı artan prematüreliğin daha iyi tanınması, anne adaylarının bilinçlendirilmesi ve gereken önlemlerin alınması için 17 Kasım Dünya Prematüre Günü ilan edildiğini söyledi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ddr. Ahmet Yener, “İlk defa 2008 yılında Avrupa’da ebeveynler tarafından kutlanan prematüre günü, 2010 yılında alınan bir kararla 17 Kasım’da kutlanmaya başlandı ve 2011 yılından itibaren de Dünya’ da 60 kadar ülkede kutlanılmaktadır.
Ülkemizde her yıl doğan 1.3 milyon bebekten yaklaşık %10’u yani 130.000 prematüre doğmaktadır. Bunların 1/3’ü 1000gramın altında dünyaya gelmektedir. Bu bebeklere bakmak için yoğun bakım üniteleri, yenidoğan yoğun bakımı konusunda eğitimli personel ve neonatologlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Anne karnında gelişimini tamamlamadan doğan prematüre bebekler için dünyaya gelmek, ilk günden itibaren birçok problemle mücadele etmek anlamına geliyor. Organlarının büyüyüp gelişeceği dönemden, yani 37 haftayı doldurmadan önce doğan prematüre bebeklerin vücut dirençleri ve enfeksiyonlarla başa çıkma şansları daha düşük oluyor Dış dünyayla başa çıkabilecek duruma gelene kadar yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören prematüre bebekler için anne-baba sıcaklığından uzakta kalmak da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Prematüre bebeklerin işitme ve göz problemleri de sıklıkla karşılaştığımız durumlar arasında; işitme ve göz için değerlendirilmesi gerekiyor.
UNICEF desteği ile 1979 yılından bu yana ABD, İngiltere, Fransa ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerde uygulanmaya başlanan, günümüzde Türkiye’de benimsetilmeye çalışılan “Kanguru Bakımı” prematüre bebeklerin tedavisinde anne sıcaklığının, sevgi ve temasının iyileşmeyi hızlandırarak olumlu sonuçlar alınmasını sağladığını gösteriyor. Prematüre bebekleri hayata bağlayan kanguru bakımında; Anne sıcaklığı bebeğe hissettiriliyor…Kangurular yavrularını karınları üzerinde bulunan bir kesede taşıyarak onunla devamlı sıcak bir temas halinde bulunurlar. Bundan esinlenilerek yenidoğan yoğun bakım servislerinde uygulanan kanguru bakımında prematüre veya düşük doğum ağırlıklı bebekler, sadece altı bağlanmış, başında bir başlık olacak şekilde annesinin göğüsleri üzerine yatırılarak emzirtilir ve anne sıcaklığını hissederler. Anne ve bebek arasında oluşan sevgi ve yakın bağ prematüre bebeğin hayatta kalmasını sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Şefkatli fiziksel temas prematüre bebeğin solunum ve kalp ritimlerini geliştirir; annenin sesi, onun mırıldanmaları bebeğin nörolojik ve zihinsel gelişiminin tetikleyicisidir. Bebeğin vücut ısısı korunur, anne ve babası ile arasında psikolojik bir bağ kurulur. Kanguru bakımı olan prematüre bebekler, anne sütleri ile daha iyi beslenirler, daha sakin uyurlar ve hastaneden daha kısa süre içinde taburcu edilirler. Bu bebeklerin kilo alımları, oksijen durumları daha iyi olmakta ve kalp atışları düzgün seyretmektedir.
Solunum cihazına bağlı olmayan 1500 gramın altı bebeklere uygulanıyor. Kanguru bakımı yenidoğan yoğun bakım servislerinde durumu uygun olan ve yardımcı solunum cihazı uygulaması gerektirmeyen 1500 gramın altındaki bebeklere yapılabilir. Kanguru bakımına günde 30 dakika ile başlanır. Bebeğin durumuna göre bu süre günde 2-3 saate kadar uzatılabilir. Kanguru bakımının anne ve bebek için faydaları şu şekilde sıralanabilir:
• Bebeklerin uyuduğu dikey pozisyon, onları düşük ağırlıklı bebeklerde hastalık ve ölüme en sık neden olan geriye kaçış ile akciğerlere mama kaçması riskinden korur.
• Anne ve prematüre bebeklerin birbirinde uzak olmaları halinde yaşanan önemli bir sorun sütün gelmemesidir. Kanguru bakımı ile annenin göğüslerine bebeğin sürekli yakın olması süt üretimini artırır.
• Anne ve bebek arasında oluşan yakın temas ile bebekte terk edilme korkusu ortadan kalkar.
• Direkt ten teması termal battaniye ya da normal kuvözün sağladığı sıcaklıktan daha iyi bir sıcaklık sağlar.
• Anne ve bebeğin yakınlığı bebeğin ağlamalarının azalmasını sağlayarak bebeğin fazla enerji harcamasını önler ve kan dolaşımının düzene girmesini sağlar.
• Kanguru pozisyonu aynı zamanda bebeklerin bağışıklık sistemlerini güçlendirerek enfeksiyonlardan da uzak tutar ve annelerin bebeklerini bu anlamda yakından takip etmelerini sağlar.
• Annenin dokunuşları, sesi, mırıldanması ve hatta kalp atışı bebeğin nefes almasını canlandırarak prematüre bebeklerde sıklıkla görülen apne (solunum durması) önlenmiş olur.”