banner711

İSLAM MEDENİYETİNDE BİRLİKTE YAŞAMANIN KODLARI

İSLAM MEDENİYETİNDE BİRLİKTE YAŞAMANIN KODLARI

İSLAM MEDENİYETİNDE BİRLİKTE YAŞAMANIN KODLARI

 Kahramanmaraş Müftülüğü Eğitim Uzmanı Mustafa Saylak, İslam medeniyetinde birlikte yaşamanın kodlarını açıkladı.

"İnsan sosyal bir varlıktır. Onu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği; konuşan varlık olmasıdır" diyen Eğitim Uzmanı Saylak, "İnsan hem kelam sahibi, düşünen ve düşündüren, başkalarını etkileyen ve etkilenen, hem de ilahi kelamın muhatabı ve sorumluluk sahibi medeni bir varlıktır. Canlılar âlemin de şuurlu bir birlikteliğe sahip olan tek varlıktır. Bu durum insanın dünyayı ve kendini imar etme sorumluluğunun temelidir" ifadesinde bulundu.
Her hafta bir konuda gazetelere yazı yazan Saylak, bu haftaki yazısını "İslam medeniyetinde birlikte yaşamanın kodları" üzerine kaleme aldı. Kahramanmaraş Müftülüğü Eğitim Uzmanı Mustafa Saylak, yazısında şu görüşleri ileri sürdü:
"İnsanın sosyal bir varlık olma serüvenine baktığımız zaman ilk insan Hz. Âdem'i Cenabı Hak yaratmış onu yalnız bırakmamış. Eş olarak insanlığın anası Havva'yı yaratmıştır. Bu birliktelikten toplumun temeli aile kurumu oluşmuştur. Erkek ve kadın; insanın birlikte yaşama düzenini oluşturur. İlgili ayette '…Rabbinize karşı sorumluluk bilincinde olun' ( Nisa Suresi 4/1 )buyruğu, insanın yeryüzün de birlikte yaşayacağı ve her türlü sorumluluğun bilincinde olması gerektiğini belirtmektedir.
İşte bir arada yaşamak için etrafında birleşecek, bizi bir araya getirecek; iman, namaz, oruç, hac, zekat, sadaka gibi ibadetler ile Kabe, Mescidi Aksa, Mescidi Nebevi, Camii, Mescit ve gibi ibadet mekanlarıdır. Kâbe, Müslümanların öncelikle etrafında birleştikleri evdir.  Kâbe'de diller, renkler, bölgeler, adetler, gelenekler ve mezhepler farklı da olsa gönüller bir, duygular bir, lisanlardan dökülen sözlerin gayesi bir, hep beraber aynı gayenin insanları bir. Çünkü Kâbe'nin fonksiyonu: insanları bir gaye uğruna hayat yolunda yürüten, say ve gayrete sevk eden örnek ev. Müslümanların namaz için Dünyanın her yerinden yöneldiği ev,  Hac ve Umre nedeniyle insanların tanışıp toplandıkları ev.
Kur'an ayetleri ve peygamber duaları da;  insanın bir arada olma,  bir arada yaşama biçiminde olacağıdır. Hz. İbrahim eşini ve çocuğunu Kâbe'nin yanına bıraktığında dua ederek; insanların kalpleri ile onların kalplerinin birlikte yaşamak üzere toplanması için olmuştur. Hz. Hacer annemizde Safa ve Merve arasında su bulmak için say ederken birlikte yaşayacakları kendilerine yardımcı, dost, arkadaş ve komşu aramıştır. Çünkü Kabe Ümmülkura ismiyle şehirlerin anası olarak ifade edilmiştir.  Hz. Âdem'in gönderilişi, Hz. Havva'nın yaradılışı, Hz. İbrahim'in duası, Hz. Hacer'in Sayı zemzemin fışkırması; Allah'a teslim olma ve birlikte yaşama bilincine sahip bir ümmet içindir. 
Hz. Peygamber, Dünya' ya geldiğinde insanları ayrıştıran, aşağılayan, horlayan, ötekileştiren ve işkence eden bir zihniyete sahip bir dünya. Hz. Peygamber; insanların aynı toplumda yaşadığı müştereke tekâmül etmiş, hatta onlara 'Sizin dininiz size benim dinim de banadır' (Kafirun Suresi 109/6) buyruğunu söyleyebilmiştir. Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde diğer inançtan insanlarla asgari müşterek oluşturarak insan olma ortak vasfıyla bu Dünya'da birbirinin hukukuna saygı duyarak, sulh içinde yaşayabilecek model oluşturmuştur. Bunun için, Medine vesikası; değişik insanların İslam'ın ekseninde bir arada olma sözleşmesidir.
Hz. Peygamberin hicreti ile Yesrip Teybe olurken yıllardır birbirine düşman olan Evs ve Hazrec kabileleri gitmiş, yerlerine Ensar ve Muhacir kardeşliği gelmiştir. İşte iman birliği fikri; fikir ve kalplerin birliği olarak, her türlü ihtiyacın paylaşılmasına dönüşmüştür. Bu birlikteliğin özü; Cenabı Hakkın 'Mü'minler ancak kardeştir' (Hucurat Suresi 49/10 )buyruğu ekseninde oluşmuştur. Medine de kurulan ilk mescit; İslam'ın kurumlarının başında, ashabın her türlü toplumsal hasleti pekiştirdikleri ve eğitildikleri yer olmuştur. 
Bu bağlamda medeni bir toplumun oluşmasının merkezinde bulunan Hz. Peygamber 'Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir' (Buhari İman 4,Ebu Davut, Cihat 2), 'Mü'min ülfet eden ve kendisiyle ülfet edilendir'(Müsnet2 .45 .335), 'Sizden birinin kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için istemedikçe tam manası ile iman etmiş olamaz' (Buhar, İman 7. Müslim, İman 71-72) 'Mü'minler bir vücud gibidir' (Buhari, Edep 27. Müslim Birr - 66), 'Müminler bir  duvarın tuğlaları gibidir' buyurarak, Veda hutbesinde 'Canlarınız mallarınız böyle mukaddestir' demiştir.
Cenabu Hak: 'Mü'minler ancak ' (Hucurat Suresi 49/10) '…Birbirinizle çekişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider…' (Enfa Suresi 8/46) Kur'an da Rabbimiz; millet ve kabileler halinde yaratılmış olmanın tanışmak için olduğunu ayrım ve üstünlük nedeni olmadığını beyan etmiştir. (Hucurat Suresi 49/13) Hz. Peygamber (SAV) de insanların soy, sop, ırk ve renk farklılıklarının üstünlük ve ayrıcalık sebebi olmadığını dile getirmiştir. Peygamberimizin 'İnsanlara teşekkür etmeyen Allah'a Şükretmez' (Ebu Davut Edep 11) , 'Merhamet etmeyene merhamet olunmaz' (Buhari Edep 18. Müslim Fezai 65) 'Hakkında üç komşusunun olumlu tanıklıkta bulunduğu kişiyi Allah affetmiştir' (Tilmizi Cenahiz 63) Yunus Emre 'Yaratılanı sevdik Yaradan'dan ötürü' derken aynı duyguya vurgu yapılmıştır. Cenabı Hak kullarının nasıl bir ve beraber olabileceğinin kodlarını koymuş. Hz. Peygamber kur'an ve sünnete uydukları takdirde kavga ve döğüş yerine fıtratındaki kodlarla bir ve beraber davranarak hakkı ayakta tutacaklarını ümmetine nasihat olarak bırakmıştır. 
İslam dini ferdin, toplum içinde uyumlu güvenilir ve hoşgörülü olmasını sağlamaya yönelik düzenlemeler getirdiği gibi onun yaratıcı ile olan bağlantısını daha derinden hissetmesine devam ettirmesine ve geliştirmesine hizmet edecek düzenlemelerde getirmiştir. Bir yönüyle hukuka riayet bakımından halkı ve hakkı birbirinden ayırmak isabetli olmadığı gibi Halk ile ilişkilerin Hakkı ilgilendirdiğini göz ardı etmekte mümkün değildir.  Bize düşen Kur'an ve sünnet bağlamında, irfan geleneği içerisinde kişinin yaratıcısı ile gönül bağına kendisi ile barışık olmasına önem verdiği gibi''iyigeçimliğine''de aynı önemi vermemizdir. Bu durum İslam medeniyetinin birlikte yaşama kodlarıdır. (HABER MERKEZİ)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER