Şunu baştan söylemem gerekecek:
Başlıktaki 'hizmet' terimini farklı yerlere çekmeyiniz.
Son zamanlarda ülke gündeminde sıkça yer alan camianın adı değildir, buradaki 'hizmet' terimi!
Türk Dil Kurumu'nun (TDK) Genel Sözlük'te tanımını yapıyor.
"hizmet
isim Arapça idmet
1. isim Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
2. Görev, iş
3. Bakım, özen, ihtimam"
**
Kahramanmaraş'ta yürütülen her türlü hizmete dar bir perspektiften baktığınızda insan odaklı olduğunu düşünebilirsiniz!
Ama öyle değil.
Bu hizmetlere geniş bir perspektifle bakarsanız, öyle olmadığını da görürsünüz.
Öyle olmadığını anlamak için bir de TDK Genel Sözlük'te yer alan 'insan' tanımına bakmak gerekecek.
"insan
isim Arapça ins¥n
1. isim Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı
2. Âdemoğlu, âdem evladı
3. sıfat Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)"
**
Hizmetlere bir bakın.
Geniş anlamda insanları hedefleyen hizmet anlayışından ziyade, dar kapsamlı ve bazı bireye yönelik hizmetler olduğunu görürsünüz.
Özellikle belediyelerin hizmetlerinde bu ayrıma şahit olabilirsiniz.
**
Bir tarafta haftalardır, aylardır temizlik hizmetini alamayan mahalleler var.
Bir tarafta günün her saatinde temizlik işçilerinin adeta 'cirit' attığı sokakları görürsünüz.
Bunu görünce de ister istemez, 'belediye taraf mı tutuyor?' sorusu da aklınıza gelir.
Büyükşehir, Dulkadiroğlu, Onikişubat…
Belediyenin ismi fark etmiyor.
Büyük olması, küçük olması da önemli değil bu ayrıma şahit olmak için.
**
Bakın şimdi:
Onikişubat'ın göbeğindeki izbeleşmeye yüz tutmuş bir Dere Pazarı Caddesi var.
Gündüz toplu taşıma araçlarının, cadde kenarındaki manavların manifaturacıların, diğer işyerlerinin adeta 'iğne atsanız yere düşmeyecek' görüntüsü; akşamdan sonra bir izbeliğe dönüşüyor.
Gündüz trafik çilesinin çokça yaşandığı bu bölgede, akşamdan sonra da 'gündüzün katı atığı' bölgeyi 'izbe' ve 'çöplük yuvası' haline getiriyor.
**
Bakın şimdi:
Dulkadiroğlu'nun göbeğindeki Eski Sanayi Bölgesini biliyorsunuz.
Oranın da zaman zaman Onikişubat Dere Pazarı'ndan farkı kalmıyor.
Gündüz sokaklardaki trafik çilesi, akşamdan sonrasında farklı bir görüntüye bürünüyor.
**
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ama… Mesele Onikişubat ya da Dulkadiroğlu belediyelerini eleştirmek değil, bir yanlışa dikkat çekmektir.
**
Bu iki belediyemizin hizmeti asla aksatmadığı bölgelerde var kuşkusuz.
Hem de çoğunlukta.
**
Düşünüyorum:
Gecenin bir yarısına kadar, asfalt ekipleri bizim mahalleyi çevreleyen yollarda çalışma yapıyor.
Zaman zaman çıldırıyorsunuz.
Ama 'Hizmet geliyor' diyerek sesinizi çıkarmıyorsunuz.
Sadece 'gündüz torbaya mı girdi' düşünceniz hakim oluyor, beyinlerde.
Ama iki gün sonra bakıyorsunuz ki; asfalt döşenen yollardaki rögarların üstü asfalt atığı ile kaplanmış. Ve ister istemez de 'yahu bu nasıl iş. Yarın yağmur yağsa ne olacak?' sorusunu kendi kendinize yöneltiyorsunuz.
Gerçekten ne olacak?
**
Siyaseten hizmete soyunanlara şunu söyleyemiyoruz:
"Sen görev sürende bana nasıl bakarsan, seçim zamanı ben de sana öyle bakarım!"
**
Mahallede gördüğüm eksik temizlik hizmeti nedeniyle belediyenin birimlerini aradım; "bakacağız", "yapacağız" denildi.
Ne gelen oldu, ne de giden!
**
Aklıma merhum Aşık Mahzuni Şerif'in "Yuh Yuh" parçası aklıma geldi:
"Uzaktan yakından yuh çekme bana
Sana senin gibi baktım ise yuh
Efendi görünüp bütün insana
Hakkın kullarını yıktım ise yuh
Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara
İnsanlara kıyanlara / Yuh nefsine uyanlara yuh
Bu kadar milletin hakkın alanlar
Onları kandırıp zevke dalanlar
Diplomayla olmaz hakim olanlar
Suçsuzun başına çöktüm ise yuh
Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara
İnsanlara kıyanlara / Yuh nefsine uyanlara yuh
Ben insanım benden başlar asalet
Asillere paydos, beye nihayet
Şu insanlık derde girerse şayet
Ona yar olmaktan bıktım ise yuh
Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara
İnsanlara kıyanlara / Yuh nefsine uyanlara yuh.
**
Ben az dedim, siz çok anlayın.
Ya da anlayan, anlamayana anlatsın.