TBMM'nin 25. Dönem Üyeleri, dün yemin etti.
Bu yeminle birlikte de 25. Dönem Çalışmaları start aldı.
Yeminin ardından çalışmalara ara verildi. 5 gün sonra yeniden toplanacak ve meclis yeni başkanını seçecek. Başkanlık divanı (başkanvekilleri, katip üyeler, idare amirleri) oluşturulacak. Sonrasında da komisyonların oluşturulması sağlanacak.
TMM'nin neler yapacağı, nasıl çalışacağı zaten mevzuatında (anayasa, üç tüzük) var.
**
Konu, 7 Haziran seçimlerini ardından oluşan siyasi tablonun belirsizliği.
Seçimin ardından üçüncü haftadayız.
Yeni hükümet için henüz netleşmiş bir fotoğraf görünmüyor.
Bu durum; çocukların, oyundan çıkmasını istedikleri kişi için söyledikleri tekerlemeyi akıllara getiriyor.
"Portakalı soydum,
Başucuma koydum,
Ben bir yalan uydurdum,
Duma duma dum,
Kırmızı mum.
Dolapta pekmez,
Yala yala bitmez,
Beşi sana beşi bana,
Ayşecik cik cik cik,
Fatmacık cık cık cık,
Sen bu oyundan çık."
**
4 siyasi partinin lideri bir araya gelip, koalisyon konusunu ivedilikle çözüme bağlamalıdır.
Kim kiminle koalisyon kuracaksa, elini çabuk tutsun.
Çünkü, koalisyon oluşmadığı ve hükümette kurulamadığı takdirde seçenek var.
"TBMM üyelerinin yenilenmesi…"
Yani, Cumhurbaşkanı anayasadan kaynaklanan yetkisini kullanabilir. Bir hükümet kuramayan bu TBMM'yi fesh eder ve yenilenmesini sağlar.
Yani, dar alandaki kısa paslaşmanın ardından top yeniden milletin önüne gelir.
Millet bu sağı-solu belli olmaz.
"Portakalı soydum.
…
Sen bu oyundan çık" tekerlemesini hatırlar, yapılacak yenileme seçiminde koalisyona yanaşmayan parti ya da partilere şöyle der:
"Sen bu oyundan çık"
**
Gerçi şu anda (dün sabah saatlerine kadar) verilmiş bir görevlendirme yoktu
Tartışmaları izliyoruz.
///////
///////
Başkan Erkoç'un iftarı, alkışlanır!
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, önceki gün akşam basın mensuplarına iftar yemeği verdi.
Büyükşehir'in Pınarbaşı'ndaki Çamlıca Resorant'ındaki iftar, geniş katılımlı oldu.
Yemekte Başkan Erkoç'un yanısıra belediyenin üst düzey bürokratlarından bazıları da vardı.
**
Gelmeyen gazeteciler de vardı, bu davete.
Gözlerimiz bazı isimleri ısrarla aradı ama, göremedik.
Sonra o isimler, iftar sonrasında telefona sarılıp "Filan geldi mi, var mı?", "Falan geldi mi, var mı?" sorusunu yönelttiler gelenlere.
İnanmadılar ki, başkalarına da sordular.
Hoş mu, bilemem!
**
Ramazan birlik vaktidir, beraberlik vaktidir!
Dargınların barıştığı, kırgınların kucaklaştığı vakitlerdir.
Ama gelin görün ki, böyle günlerde bile 'nedeni ne olursa olsun' ayrılığa düşülebiliniyor.
Aydın olanların, aydınca hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Gelmeyenleri eleştirme hakkım yok, onlara saygı duyarım.
"Madem gelmiyorsun, o zaman gelenleri niye soruyorsun" diye eleştiriyorum.
**
Erkoç'un gazetecilerle iftarında ilçelerden davet edilen meslektaşlarımızı da gördük.
Mutlu olduk, sevindik.
Onlarla ayak üstü de olsa, hasbihal eyledik.
Bu açıdan da "Erkoç'un iftarı alkışlanır" diyorum. İnşallah önümüzdeki yıllarda her ilçedeki ajans muhabiri, gazete çalışanları da bu iftarlara davet edilir.
Ya da Sayın Erkoç, bu iftar davetlerini ilçelere de yayabilir.
Bir öneri elbette.
Karar kendilerinin.
**
Kur'an tilaveti ve dua ile başlayan programda manevi bir hava esti.
Yemeğin sonunda da duası yapıldı.
Sonrasında Sayın Başkan, kısa aralıklarla da olsa konuklarıyla sohbet etti.
Şehrin, belediyenin sorunları hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Soruları cevaplandırdı.
Benim açımdan güzel bir akşam oldu.
Çoktandır görme şansım olmayan meslektaşlarımı görme şansım oldu.
Teşekkürler Başkan Erkoç.
///////
Profesyonel olmak, ayrıcalıktır!
///////
Profesyonel olmak, ayrıcalıktır!
Profesyonelliği sadece futbol ile özdeşleştiriyoruz.
Hoş, onu da becerebilsek ya…
**
Profesyonel, bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan kişidir.
Kazanç sağlamak için yapılan işte de, en iyiyi sunmak zorundasınız.
İşin ve aldığınız sorumluluğun karşılığını vermeli, gereğini yerine getirmelisiniz.
Aksi takdirde, başarılı olmanız mümkün değil.
Belki ilk günler, aylar, yıllar başarılı gibi olursunuz ama sonu gelmez.
Bunun örnekleri her işte mevcuttur.
Bu satırların yazarı olarak 1980'li yıllarla birlikte mesleğe başladım.
O yıldan bu güne kadar yığınla isimler geldi geçti.
İşinin hakkını verenleri bugün de saygıyla anıyoruz, yarınlarda da anacağız.
Ama sırf 'gazeteci' görüntüsündeki insanları hatırlayamıyoruz bile.
**
Konumuz, profesyonel deyince algıladığımız futboldur.
Kahramanmaraş'ın profesyonel liglerde iki takımı bulunuyor.
Kahramanmaraşspor.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyespor.
İki kulübünde futbol şubeleri profesyonel statüde, bazı branşları da ülke mevzuatının izin verdiği ölçüde profesyonel.
Ama bu iki kulübün sadece varlığı "profesyonel".
Yönetimlerin uygulamaları, çalışanların davranışları hiç te profesyonel değil.
O yüzden de zaten başarılı olamıyorlar.
**
Medya, iletişim çağımızın en önemli olgularından biridir.
Eğer medyadan yeterli şekilde yararlanamazsanız, yerinizde saymaya, sorunlarınızla boğuşmaya devam edersiniz.
Eğer medya ile ilişkileriniz çok güçlü olursa, sorunlarınızın çözümünde desteği çabuk bulursunuz.
Medya, dördüncü kuvvettir.
Bu kuvvetin varlığını kabul etmek, bu kuvvetten yararlanmak zorundasınız.
İletişim de çok güçlü bir hale geliyor, medya sayesinde…
**
Kahramanmaraş'ta (Dulkadiroğlu ve Onikişubat) 5 günlük gazete, 6 haftalık gazete, 1 televizyon, 5 radyo yayını var.
Aylık, iki aylık, üç aylık çıkan dergiler var.
Sayıları 100'e yaklaşan internet haber sitesi var.
Ama Kahramanmaraşspor'un ya da Kahramanmaraş Belediyespor'un haberleri sınırlı sayıda gazete, internet sitesinde kullanılıyor.
Neden?
İki kulüp te profesyonelliği benimsememiş, fanatiklik ölçüde yönetiliyor.
**
Aslolan daha geniş kitlelere ulaşmak mıdır?
İki kulübün yöneticileri de bu soruya 'evet' diyorsa, medya ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek durumundadır.
Eğer 'hayır' cevabındalarsa 'küçük olsun benim olsun' zihniyeti vardır ki; o zaman da bu iki kulübün sıkıntısı sadece kendilerini ilgilendirir.
Az söze, çok anlamak gerekir.