Belediye Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünün kara yağmura dondurucu soğuğa rağmen sabaha kadar süren çalışmasıyla bir gelin gibi süslenmiş caddelerden dem vuracaktım.
Bu sabah işyerlerine gitmek için şehir merkezine inenlerin gelin gibi süslenmiş Trabzon Caddesi’nden, Müftülük Bulvarı’na uzanan kilometrelerce uzunluktaki yolun sadece 5-6 saat gibi kısa sürede bin bir fiziki ve doğasal zorluğa rağmen geldiği durumu görüp o birimde görev yapan tüm arkadaşlara Kahramanmaraşlılar adına canı gönülden bir teşekkür yazacaktım.
Ama geçen haftadan hem Nesrin Çıtırık hanıma hem de okuyucularımıza bir duyuru yapmıştım. O yüzden belediyeci arkadaşlara ellerinize, yüreklerinize sağlık diyor ve “Keşke başkanımız Mustafa Poyraz’ın tüm ekibi böyle olsa” diyerek kaldığımız yere dönelim.
Gelelim Nesrin Çıtırık’ın şikayet ettiği hayvanat bahçesindeki hayvanlar konusuna…
Hayvanat bahçelerini hayvan hapishanelerine, benzetiyor ve “Buradaki hayvanların Karacabey Hayvan Çiftliğine gönderilmesi gerekir” diyorsunuz Nesrin Hanım. Siz Kahramanmaraşlılara hayvanat bahçesini layık görmüyor musunuz?
İşte buruda durun bakalım Nesrin Hanım.
Siz kendi adınıza üstlendiğiniz vazifede başaralı olmak için uğraş veriyor olabilirsiniz, ama Nesrin hanım bu vazifeyi yaparken çizgilerinizi iyi belirlemeli, suçlama yaptığımız tarafı iyi tahlil etmelisiniz. Bizim hayvanat bahçesinde işkence yapılmıyor yapılmaz.
Çünkü o hayvanat bahçesinin kurucusu olan Alaaddin Sezal ve şimdi babasının yolunda giden Kazım Sezal içten gelen bir sevgiyle, bir çift keklikle çıktığı yolda bugün bu hayvanat bahçesine kadar uzanan yolda neler var biliyor musunuz Nesrin Hanım? Emek var, gerçek hayvan sevgisi var, fedakarlık var.
Yıllar önce Alaaddin abime “Nerden çıktı be abi? Senin başka işin gücün yok mu? Parana ve vaktine yazık. Sana mı kaldı bu ite köpeğe, ayıya, tazıya bakmak” diye söylediğimde “İnsanlara bir mesaj veriyorum. Bakın yaşadığınız dünyada o gezdiğimiz ormanlarda, dağlarda, bastığınız topraklarda, kirlettiğimiz alanlarda kısaca bu doğada yalnızca siz yaşamıyorsunuz mesajını veriyorum. Her 10 ziyaretçiden sadece birine hayvan sevgisini verebilirsem bu benim için en büyük kazançtır” cevabıyla kızarmış, utanmıştım. Unutmadan, 12 yıl önce verdiği yavru timsah ‘Fredi’ hala orada Nesrin Hanım. Gelirsen birlikte ziyaret eder her hafta verilen kilolarca balığı birlikte veririz ona.
O yüzden Nesrin Hanım Kahramanmaraşlıların yüzde 99.9’u çakma panter değil, gerçek hayvan severdir.
Her hafta 5 kilo petek bal ile ayı, onlarca kilo tavuk, et ve balıklı beslenip yavruları alınan kaplanları, pumaları, lamaları, sülünleri besleyen Kazım Sezal’a canı gönülden teşekkür ediyoruz. Bence sizin de bu teşekküre ortak olmanız gerek.
Neyse baştan sona kadar olan bölümü Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in şu sözüyle kapatalım:
Benim ayağımın altı da müsait başımın üstü de. Nerede duracağını sen belirle.
(10 Şubat 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)