banner711

AYRILIK ZAMANI

Göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Öyleydi böyleydi derken bitip tükendi. Boşa dememişler. ‘Sayılı gün tez gelir geçer’ diye…

AYRILIK ZAMANI

Londra bana, ben orada bıraktıklarıma doyamadım. Her defasında olduğu gibi kavuşmak ne kadar zor oldu. Her kavuşmanın kaçınılmaz sonu gibiydi…

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan, hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce yol alır, sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol” diyen Yahya Kemal’in dözelerinde olduğu gibi ayrılık zamanıydı.

Siz okuyucularımızın boynumuza yüklediğiniz, benim gibi bu mesleği yapanların onurla ve gururla taşıdığı o sorumluluk yükünü göstermeye devam etmek için Londra defterini kasım ayına kadar kapatıp besmelemizi çekip görevimizin başına döndük.

Bağ evlerinin müdavimi olmuş, lojman köşelerine sinmiş, çakma çakallara memleketimin ve Kahramanmaraşlımın çıkarlarını yem etmemek için kaldığımız yerde, mola verdiğim noktadayım…

Bilir misiniz Kızılderililerin bir meşhur atasözü vardır. ‘sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar, balıkları yerler. Ama kimin kimi yiyeceğine karar verecek olan suyun akışı’ derler.

İşte Kızılderelilerin bahsettiği o suya bakmak için değil, ters akan suyu gücümüz yettiğince doğru yöne akıtmak için, mücadeleye kaldığımız yerden devam.

Parolamız Kahramanmaraş Şifresi Kahramanmaraşlım için.

Haysiyetlini göbeğinin üstünde, şerefini kel kafasında, kişiliğini çocuk mezarı gibi olan ayaklarının altında gezdiren, kimlik bilgisinde cinsiyeti ‘Erkek’ yazsa da dansözlüğü ile cinsiyetinin yanlış yazıldığını gösterenlerle mücadeleye devam edeceğimiz cephede, Kahramanmaraş’tayım.

Öyle ya çok ‘Beyefendi’ görünümlü çakallar geldi geçti bu memleketten. Çok yiğit delikanlı bürokratlar iz bıraktı şehrimin sokaklarından. Çok ‘adam gibi adamdı’ diye anılıyor her gün şehrin varoşundan, sosyete semtine kadar ışığı yanan evlerinden. Çok kargalar kanat çırpıp gerdan kırdı Ahırdağı eteklerindeki bağ evi sofralarından. Çokkk bağ evinin gülleri, sofraların bülbülleri bürokratları gördü bu gözlerim.

Bir karış boyuyla kıçının yere değdirmemek için sürekli havada tutanlar, hayvani cüssei ile makam ve koltuğunda aldığı güçle insan olduğunu ispatlamaya çalışanları çokkk gördüüü Kahramanmaraş’ım.

Çok tadına bakıp zamanı geldiğinde ‘Tık’layı verdik çok.

Öyleyse zaman şimdi Etinden sütüne, pedinden, patiğine, pastasından böreğine kadar avanta yiyip yan gelip yatan ayıları kuş uykusundan uyandırma zamanı.

Zaman şimdi maskeleri düşürme zamanı. Zaman şimdi üzümün çöpünü, elmanın kurdu, havucun püskülüne kadar yiyenleri deşifre etme zamanıdır.

Zaman şimdi ‘Beyefendi’ görünümlü çakalların maskelerini indirip, eteklerini giydirip ‘Tık’lama zamanıdır.

 

(13) Nisan 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)    

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER