Miladi takvime göre 20 Nisan'da başlayan üç ayları bu yıl 88 gün olarak geçirdik. Ramazan bayramı da zaten ilk yılından itibaren 3 gün olarak devam ediyor.
İçerisinde "bin aydan daha hayırlı gece" olarak değerlendirilen Kadir Gecesi'nin yaşandığı Ramazan Ayı'nın akabinde üç günlük bayramı da geride bıraktık.
İslam aleminin bir çok noktasında kan, gözyaşı, savaş, yokluk, yoksulluk yaşansa da, buruk bir bayram sevinci geride kaldı.
**
Bayramda trafik terörü de yaşandı.
Bayramın ilk günü meydana gelen kazalarda 14 kişi öldü, 93 kişi yaralandı.
Bayramın ikinci günü ise kazalarda 19 kişi hayatını kaybederken, 103 kişi de yaralandı.
İki günün bilançosu 33 ölü, 196 kişi yaralı.
Üçüncü gün ile ilgili ise bu yazının kaleme alındığı ana (pazar, öğle saatleri) kadar net bilgi yoktu.
Umarız ve dileriz ki, bu sayı artmaz.
Geçen yıl ramazan bayramında ölü sayısı 109, yaralı sayısı 852 idi.
Maddi hasarları dikkate almazken; ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
**
Ülkemde bayram öncesinden kalan bir çok konu, gündeme aynı sıcaklığı ile gelecek.
İlk gündem maddesi, koalisyondur.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bu hafta içerisinde ikinci tura başlayacak.
Bu görüşmelerde uyumlu bir koalisyon ortaya çıkar mı?
İlk tur sonunda kamuoyuna yansıyanlar gerçeğe dönüşür mü?
Koalisyon CHP ile mi, MHP ile mi, HDP ile mi kurulacak?
Bu konuda cevap aranan bir çok soru var.
**
Benim öngörüm ve kanaatim şu ki; koalisyon hükümeti çok büyük bir ihtimal AK Parti + MHP'den oluşur.
Taban bunu istiyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, her ne kadar 'muhalefette kalacağız' dese de, hükümette yer alacağı sinyalini verir gibiydi.
Koalisyon olmaz ise yasal süre sonunda 'erken seçim' söz konusu olacak. Bu defa da 'seçim hükümeti' kurulacak. Seçim hükümeti ise TBMM'deki partilerin vekillerinden sayıları ile orantılı kurulacak. Bu da MHP ile HDP bir araya gelecek demektir ki; buna MHP asla izin vermeyecektir.
AK Parti, CHP ya da HDP ile bir hükümet kuramazsa ibre MHP'ye döner.
**
Siyaseten bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
AK Parti'nin tek başına iktidar olamaması ile yerelde de sıkıntılar ön plana çıkmaya başladı.
Daha önce AK Parti yöneticilerinin her eylemine alkış tutanlar, bugün en sert eleştiriyi yapmaya başladılar.
Bunun dikkate alınmasında da fayda var.
**
Bugün son düşüncem yeni mezarlık yeri ve belediyenin yaptığı açıklamayla ilgili.
BŞB'nin genel sekreteri, yaptığı yazılı açıklamada son zamanlarda basın yayın kuruluşlarında yeni mezarlık yeri ile ilgili çıkan haberleri 'kasıtlı' olarak değerlendiriyor.
O zaman CHP'nin Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş te kasıtlı.
Basın yayın organlarındaki haberleri geçtik, sosyal paylaşım siteleri üzerinden yapılan yorumlar da mı kasıtlı; düşüncesi hasıl oldu.
Eleştiriler doğrudur-yanlıştır; oturulur değerlendirilir.
Ama eleştirilince de 'kasıt' demek doğru değildir.
Şunu unutmamak lazım ki; makamda oturanlar geçicidir. Bir süre sonra giderler. Ama bu şehrin insanları ve bu şehrin kalemşörleri (yazarları) kalıcıdır.
Basit bir örnek: Mesleğe ilk başladığım 1983'te İsa Kalkan ve Emin Yalçınkaya, 1984'te Hacı Ali Özal, 1989'da Ali Sezal, 1999'da Veysi Kaynak, 1999'da Hanefi Mahçiçek, 2002'de Mustafa Poyraz belediye başkanlığı makamında oturuyorlardı.
Ama şimdi bu makamın sahibi değiller.
1980'li yıllardan bu yana Mehmet Taş, Abid Vanlı, ben, Bekir Doğan, Yener Atlı; 1990'lı bu yana Mustafa Şirin, Ali Eskalen, Fatma Ulusan, Fatih Nalbantbaşı, Niyazi Kara, Mesut Tuğrul, 2000'li yıllardan sonra mesleğe başlayan bir çok arkadaşım geçimini bu meslekten sağladığı için hala görevlerini sürdürüyorlar.
Ben ile birlikte Mehmet Taş, Bekir Doğan, Abid Vanlı emekli oldular. Yener Atlı gün sayıyor. Ali Eskalen ve Mustafa Şirin birkaç yıla kadar emekli olurlar.
Makam sahipleri gidiyor ama meslek sahipleri (özellikle gazeteciler) emekliliklerinde bile çalışıyorlar.
Bu bilgi notu, bilinsin istedim.