Bu mübarek ayda ‘oruç’ olmak üzere ibadetlerini ve yardımlarını gösterişten uzak bir şekilde hakkı ile yerine getirenlere selam olsun. Tüm ibadetleri ve hayırları kabul eylesin.
Her Ramazan ayında söylerim ne bu ayın önemi ne de orucun faydaları konusunda ahkam kesmeye benim din bilgim yeter. Ama bildiğim ve inandığım bir doğru vardır ki yapılacak olan ibadetler ve hayırlar gibi iftar yemeklerinin de gösterişten- reklamdan uzak olması gerekir.
Başta bazı belde belediye başkanları ve adı sözde sivil toplum örgütü olan bazı demek ve birlik başkanlarının yıl boyu kendilerinin marka parfümlerinden, hanımlarının yüz bakım jeline, çocuklarının kaferlerdeki yaş günü parti harcamalarından, hatta cenaze evlerine üzerlerine yemek tepsisinden büyük kartvizitlerini yapıştırıp gönderdikleri yemeklere kadar sayamayacağım onlarca harcamaları tek kalemde toplayacakları faturalar alacakları iftar yemekleri konusunda bir iki tavsiyede bulunmak istiyorum.
Sözüm ona dernek ve birlik başkanları, siyasi parti il ve ilçe teşkilatları, ilçe ve belde belediye başkanları, vakıf başkanları, daire müdürleri siz ne yapın biliyor musunuz.
Boş verin siz İslam dininde sadakayı bile sağ elinle verirken, sol elin görmemeli-denmesine siz Ramazan ayı boyunca yaptığınız yardımları Cihanı Âleme ilan edin. Ramazan paketlerini dağıtırken resimler çektirin.
Koyun gitsin bir kenara yıl boyunca Müslümanlıktan dem vurup, verdiğiniz iftar yemeğinden, dişlerinizi bile günah olmasın diye daha sofradan kalkmadan misvaklarken bol bol poz verin kamera ve fotoğraf makinelerine. Bir elinizde ayran bardağı öteki elinizde içli köfte, ya da ne bileyim dua eder gibi ellerinizi açın ama yüzünüz kahkaha atarken dişleriniz bir kenara bademciklerinize kadar görünsün.
Akıllı ollun, Allah için 4 bin fakirin karnını doyursanız iftar sofralarının gülü olan kadrolu 4 gazeteci müsveddesinin yapacağı reklamı size yapmaz.
Boş versenize iftarlarınıza ekmek- su ve bir tas çorba ile evlerinde “Allah’ıma şükürler olsun” diyerek oruç açanları davet etmeyi. Siz haber takibinde 4, iftarlarda 40 kişi olan sözde gazetecilerin karnını doyurun.
Ne işiniz var mahallenizdeki bir fakirin karnını doyurmayla 11 ay nasıl yaşadıysa Ramazan’da da öyle yaşasın. Hani o üyelerden topladığınız aidatlardan ya da genel merkezlerden ne bileyim ya cebinizden çıkmıyor ya nereden gelirse gelsin olan paralardan ödediğiniz iftar yemeklerine sakın o fakir fukarayı değil, dünürlerinizi, yarın bir gün seçimde karşınıza çıkacak olanların tüm sülalesini, çocuklarınızın arkadaşlarını, kaynana kayınvalide, görümce yedi yetinize kadar onları çağırın.
Aha ben de buraya yazıyorum. Siz benim bu tavsiyelerime yüzde yüz uyarsınız. Bunları allandıra ballandıra yazacak gazeteci müsveddelerinin de çokkk bulursunuz.
(20 Temmuz 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)