Kahramanmaraş Dulkadiroğlu ilçesi Divanlı Mahallesi 16014. sokakta ikamet eden Anne Güllü Durdu, 1.5 yaşındaki Hüseyin isimli oğlunun ölümüyle ilgili ihmal olduğunu iddia ederek, “Hüseyin’in ağrılarının arttığını söylemesi üzerine hastaneye götürerek hem muayene edilmesi hem de gerekli ilaçların verilmesi için ambulans çağırdım. Gelen ambulans görevlisi Hüseyin’i ilk muayenesinde ciddi bir sağlık sorunu olmadığını, bir süre buhar verildiği takdirde kendine geleceğini söyledi. Ben de Hüseyin’i hastaneye götürmek istediğimi söyledim" dedi.
Oğlunun ambulansla Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binası acil servisine götürülerek müdahale edildiğini söyleyen Güllü Durdu, oğlu Hüseyin’i muayene eden acil doktorun da tehlikeli bir durum olmadığını söylediğini kaydetti. Durdu, “Oğlumun soğuk algınlığı, grip olduğunu düşündüm, 2 gün evde ilaçlarıyla tedavi ettim, ayaktaydı. Oynuyordu, bacak ağrısı, kol ağrısı gibi gripten kaynaklanan ağrıları vardı. Ben de hastaneye gidelim iğne yaptıralım diye ambulans çağırdım. Ambulans doktorunun bana dediği, hastaneye bile gitmesine gerek yok, çocuğun ciğerlerinde hafif iltihap olduğunu, bronşit olduğunu, burada buhar verelim ondan sonra rahatlar götürmeyelim dedi. Ben de buhar makinem var zaten fayda etmiyor, iğne vurdurup serum takalım dedim. Benim isteğim üzerine kadın doğum hastanesi acile gittik, oraya kadar çocukla ambulansta oynadık, konuştuk, yine hemşireler serumu takarken hiçbir şeyi yoktu. Orada doktor yine çocuğun bronşit olduğunu, benim isteğimle 2 gün yatırıp yatırmayacağı mı sordu, yoksa gerek yok dediler. Ben de tamam yatıralım, iyi olacaksa 2 gün serum alsın dedim” diye konuştu.
Hastanede tedavi altına alınan oğlunun iğne yapılmasıyla 3 dakikada durumunun ağırlaştığını iddia eden anne Güllü Durdu, “Yukarı servise gönderdiler, serviste 2 hemşire biz zaten girer girmez, bana ‘sen niye geldin’ dedi, ben de yatış var dedim. Bana, ‘yine yatış var, sanki yatak mı var ki alalım’ dedi. Ben de aşağıda doktor gönderdi beni, ne yapabilirim dedim. Beni muayene odasına aldı, bir seruma 3 tane iğne kattı. O zamana kadar çocukta hiçbir şey yoktu. İğnenin katılmasıyla çocuğun fenalaşması 3 dakika sürdü. 3 dakika sonra bana ‘eks oldu hastanız’ dediler. 20 dakika sonra kalbinin durduğunu, 20 dakika sonra çalıştığını, beynin oksijensiz kaldığını, mide kanamasını geçirdiğini yani her şey orada bin tane hastalık çıkarttılar. Zaten 20 dakika sonra da beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. 2 gün orada kaldı sonra da tıp fakültesine sevk ettiler. Bir gecede orada yattı sonra ölüsünü verdiler” diye konuştu.
Yetkililere seslenen ve sonuna kadar çocuğunun hakkını arayacağını ifade eden Anne Güllü Durdu, “Ablam Sağlık Bakanlığı’nı aradı, her şeyi yapacağım bu bizim ikinci cenazemiz, biri de 14 yaşında, bir gün önce teyzemin torunu öldü ve yanlış tedaviden ciğerini patlattılar. İkinci dün daha onun cenazesi kalkmadan benim oğlumun cenazesi geldi. Yapıyorlarsa ya Sağlık Bakanlığı yapsın bir şey, neden vatandaşların canını yakıyorlar, o çocuklar nasıl meydana geliyor, anneyi babayı hiç düşündükleri yok mu? Kendileri anne baba değil mi? Ve biz orada soru soramıyoruz, hiçbir sağlık ekibine soru soramıyoruz. Bizi azarlıyorlar, insan muamelesi yapmıyorlar bize ve sonuna ben çocuğumun hakkını arayacağım, sonuna kadar” dedi.
Hüseyin Durdu’nun teyzesi İlkay Atlamış ise kardeşinin kendisini çağırmasıyla hastaneye geldiğini belirterek, “İçeriye girdim, çocuğun her yerinde hortumlar falan makineye bağlanmış, ne oldu benim yavruma dedim. ‘Yok bir şey panik yapma, seni aldıysak bizi pişman etme’ dediler. Sonra 2 tane hemşire ilgilendi bizimle, dedi ki bezini değiştireceğiz. Ben değiştiririm dedim, ‘hayır sen dokunmayacaksın sadece bezini alacaksın ve altına koyacaksın’ dediler. Bezi açtığımda sadece kan doluydu, bu yavruya ne olmuş dedim. ‘Yok, bir şey, mide kanaması geçiriyor’ denildi. O sırada diğer hemşire getirdi bir tane iğne, kafada bir tane hortum takılıydı onun olduğu seruma enjekte etti. O arada, ‘Allah’tan açmışım dolabı, bütün ilaçların tarihi geçmiş’ dediler. Bir ilaç ismi söyledi, özellikle onun bir yıl olmuş, ‘biri gelip araştırsaydı, sorsaydı biz ne cevap verecektik’ dediler. O zamana kadar beni fark etmiyor tabi, ‘bu çocuk ne olacak şimdi, ne diyeceğiz bu çocuğun sahibine’ dediler. Öyle deyince karşıdaki dudağını ısırarak beni gösterdi, sen ne yapıyorsun dedi. İçimiz yanıyor, ne olur yalvarıyorum, gereken yerler de duysun, yetkililer de duysun, artık bu hastanelere bir şeyler yapın, ne gerekiyorsa onu yapın. Biz 3 gün içinde 2 tane yeğenimizi toprağa verdik, 14 ve 1,5 yaşında, ikisi de yanlış tedavi, yanlış ilaç yüzünden. Lütfen yalvarıyorum artık” dedi.
"TARİHİ GEÇMİŞ İLAÇ KULLANIMI SÖZ KONUSU DEĞİL"
Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Şemi Atilla, konu hakkında yaptığı açıklamada; söz konusu iğnelerin tarihinin geçmiş olması gibi bir durumun mümkün olamayacağını söyledi.
Aile tarafından kurumlarına gerekli başvurunun yapılması halinde yasal işlemin başlatılacağını kaydeden Başhekim Şemi Atilla, “Hasta akut bronşit ve yüksek ateş tanısıyla bizim acil servisimize geliyor. Serum, antibiyotik, ateş düşürücü veriliyor ve çocuk uzmanı görüyor ve yatırıyor. Serviste tedavisi yapılıyor orada bir şekliyle havale geçirmeye başlıyor, muhtemelen ateşten. Sonra fenalaşıyor ve yoğun bakıma alınıyor, yaklaşık 1 gün kadar yoğun bakımda kalıyor sonra üniversiteye sevk ediliyor. Ailenin iddia ettiği gibi son kullanma tarihi geçmiş bir ilaç kullanımıyla ilgili bir şey söz konusu değil. Çünkü genel prensip olarak ilaçların takibi söz konusudur, öyle bir şey yok. Hasta yakınları bize sanıyorum bu anlamda şikayette bulunmamış. Olursa da onunla ilgili idari soruşturma da başlatırız. Ama o iddia edilen şey bizim açımızdan doğru değil, öyle bir şey biz tespit edemedik” ifadelerine yer verdi. İHA