Milliyetçi Hareket Partisi Onikişubat İlçe Başkanı Mehmet Şeker, gündeme ilişkin basın açıklaması yaparak, 17 Aralık sabahı hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alındığını söyledi.
Şeker’in basın açıklaması şöyle:
17 Aralık sabahı ülkemiz güne şok bir haberle uyandı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili’nin koordinasyonunda İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı operasyon başlatılmıştı. Aralarında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın çocuklarıyla birlikte Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan, İşadamları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de bulunduğu çok sayıda kişi göz altına alınmıştı. Sahte belgelerle hayali ihracat teşebbüsleri, altın kaçakçılığı, kara para aklamala, rüşvetle vatandaşlık dağıtımı, imar usulsüzlükleri, rant yolsuzlukları, arazi vurgunculuğu ve ihalelere fesat karıştırma gibi ağır suç ve suçlamalarla sarsıldı ülke gündemi. Operasyon Türkiye’de ve AKP’de adeta deprem yarattı. Kirli ilişkiler ve yolsuzluk ağlarının deşifre edildiği ve rüşvet çarkının nasıl döndüğüne tanıklık etti Türkiye.
Şimdi gelin 2 yıl öncesine gidelim ve Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçen ve tüm dünyada itibarımızın ve hukuk devleti ilkesinin nasıl ayaklar altına alındığını yaşadığımız o günleri kısaca bir hatırlayalım.
Tarih 18 Aralık 2013
17 Aralık’da ortaya çıkan Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonuyla AKP’nin yalan, talan ve bu çarkın içinde nasıl yer aldığı haberleri tüm gazetelerin manşetlerinde yerini buldu. Sosyal Medyaya bakanların oğulları ve Halk Bank Genel Müdürü’nün evlerinde aramayla ilgili bilgiler sızdı. Bunlar arasında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu, Barış Güler’in evinde yapılan aramalarda; yatak odasında 8 çelik kasa, para sayma makinesi ve yine ayakkabı kutularında milyonlarca lira para çıktı. Süleyman Aslan’ın evinden ayakkabı kutularına doldurulmuş milyonlarca dolar ve euro para çıktı. Aynı gün operasyonda görev alan İstanbul Emniyet Müdürlüğündeki 5 emniyet müdürü görevden alınarak yerlerine yeni atamalar yapıldı.
Tarih 19 Aralık 2013
Türkiye bir yandan çikolata ve ayakkabı kutularından çıkan paralara tanıklık ederken bir yandanda yargı ve emniyetteki görev değişiklikleriyle sarsıldı. hükümetin kendisine uzanan büyük yolsuzluk soruşturmasına yanıtı Emniyet Müdürlerini görevden almak ve yargıya müdehale etmek oldu.
Tarih 20 Aralık 2013
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve soruşturmanın odağındaki Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oluruyla 14 Daire Başkanı görevinden alındı. İstanbul Başsavcılığıda medyadaki yayınlarla ilgili soruşturma başlattı. Altın kaçakçılığı, kara para aklama, rüşvet, resmi belgede sahtecilikle suçlanan Barış Güler, Kaan Çağlayan, Abdullah Oğuz Bayraktar, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve Reza Zarrab’ın da aralarında bulunduğu 49 kişi savcıların aldığı ortak kararla tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Tarih 21 Aralık 2013
Bakan çocukları Barış Güler ve Kaan Çağlayan, İş adamı Reza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan günün ilk saatlerinde tutuklandı. İki bakanın oğluna yönelik suçlama; rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmekti. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bakan çocukları yolsuzlukla suçlanıp mahkeme kararıyla tutuklanmış oldu.
Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonuna habersiz yakalanan AKP hükümeti olası yeni soruşturmaların önünü kesmek için gece yarısı jet hızıyla adli kolluk yönetmeliğini değiştirdi ve emniyet ile jandarma birimlerinin gizli soruşturmalarda üstlerine haber vermesini zorunlu hâle getiren adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik resmi gazetede yayınlanarak yürülüğe girdi. Böylelikle hukuk devletini rafa kaldıran bir değişikliğe imza atılmış oldu.
Tarih 22 Aralık 2013
Rüşvet ve Yolsuzlukların önünü kesmek ve önceden herşeyden haberdar olmak için adli kolluk yönetmeliğinde yapılan değişikliğinde hukukçular yargı, yürütmeye bağlanıyor gerekçesiyle tepki gösterdi ve bu yasa değişikliğinin iptali için dava açtı.
Tarih 23 Aralık 2013
Türkiye’de alışılmadık uygulamalarda birbiri ardına yaşandı. Yargı ve iktidar yanlısı polis arasında istihbarat krizi yaşandı. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş soruşturmayı deşifre ettiği, şüphelilere bilgi sızdırdığı iddiasıyla savcılıkça şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Emniyet ise “müdürün ifadeye gitmesinde gerekçe belli değil, mevzuata aykırı” diyerek olumsuz yanıt verdi.
Tarih 24 Aralık 2013
Büyük Rüşvet ve Yolsuzluka çocukları suçlanan bakanlar ve iş adamları Türk Milletinin aklıyla alay eder gibi savunma ve açıklamalar yaptı. Yapılan açıklamaların ortak paydası hiçbirinin suçu veya suçlamayı kabul etmemesi ve servis edilen görüntülerdeki paraların hayır, bağış, İmam Hatip, Üniversite gibi iyi amaçlar için olduğuydu.
Ve Tarih 25 Aralık 2013
Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in istifaları peş peşe geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın istifa metnini reddederek, hem bakanlıktan hem milletvekilliğinden istifa ettiğini belirtti ve soruşturmaya konu olan imar değişikliklerinin büyük bölümü Başbakanın talimatıyla yapıldı diyerek Erdoğan’ı istifaya davet etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yolsuzluk operasyonunda ikinci büyük soruşturmada korkunç iddialar yer aldı kapsamı yüz milyar dolarları aşan bu dosyada uluslararası çok büyük bir kara para aklama, rüşvet, dev ihalelere fesat karıştırma, kamunun zarara uğratılması, bir medya grubunun satın alınması için rüşvet havuzu oluşturulması gibi şok suçlamalar yer aldı.
Savcı; Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan içinde şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrı evrakı hazırladı. Ancak Emniyet, Savcının talimatılarını yerine getirmedi. Savcılıkla, Emniyet arasında yetki krizi çıktı.
15 ve 25 Aralık operasyonları hükümetin bir dizi yasal değişiklik yapması ve tüm savcı ve hakimleri emniyet amirlerini ve polisleri görevden almasıyla durdu.
2014 yılında açıklanan Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Türkiye’nin yolsuzluk algısında rekor puan kaybederek en kötü şekilde gerileyen ülke olduğunu açıkladı. Örgütün 2014’de yayınladığı yolsuzluk algısı endeksinde Türkiye 175 ülke içinde 64. sırada yer bulabildi.
Türk Milletinin beklentisi yolsuzluklarla ucu nereye giderse gitsin, kime uzanırsa uzansın hesaplaşılması ve kurumlara duyulan zedelenmiş güven duygusunun tamir edilemesidir. Temiz toplum ve geleceğimiz için bu hesaplaşmanın yapılması elzemdir. İşte bu nedenle sonuç olarak sorumluluğu olan herkesin hukuk önünde ve milli vicdanlarda aklanması gerekiyor.