Önceki gün gerçekleştirilen seçimlerde ortaya çıkan sonuç, farklı mı oldu?
Kimilerine göre 'bir musibet, bin nasihatten evladır' denilecek bir sonuç ortaya çıktı.
Diyenler var ki: Ey AK Parti, millet seni seviyor ve yine birinci parti yaptı ama artık otur, yanlışlarına bir bak.
Şöyle de diyorlar: Bu seçimin kazananı yok, kaybedeni millet!
**
Şimdi sorgulamak gerekecek:
1. AK Parti, tek başına iktidar olamayınca millet neden kaybetsin?
2. Koalisyonlar bu ülke için neden zarar versin? Geçmiş geçmişte kalmıştır, 4 parti oturup bir Milli Mutabakat Hükümeti kurar ve ülkeyi bal gibi yönetemez mi?
3. HDP barajı geçince neden korkulan olsun? HDP seçimlere parti adı altında girmeyip geçen seçimlerde olduğu gibi yine bağımsız adaylarla girseydi ortaya böyle bir tablo çıkmaz mıydı?
4. Ülkeyi 13 yıldır yöneten AK Parti'nin en üst düzeyinden, en sıradan teşkilatçısına kadar son yıllarda takınılan tavır neden göz ardı ediliyor?
5. Aday belirleme sürecinde teşkilat temayülü, kamuoyu yoklaması gibi aslında ne olduğu belli olmayan süreçte teşkilatın, kamuoyunun eğilimleri göz ardı edildiğinde ve tepeden inme isimler listeye girdiğinde AK Parti'yi böyle bir sonucun bekleyeceği bilinmiyor muydu?
**
Aslında mesele ne AK Parti'nin tek başına iktidar olamaması ne de HDP'nin yüzde 10'luk barajı geçerek TBMM'de yüzde 15'lik bir temsil hakkı kazanmasıdır.
Mesele, Türkiye'de yapıldığı söylenenlerin yapılamadığının ve hamasi nutukların yeniden ülke siyasetine dönmesidir.
**
Bir gerçeği göz ardı ediyoruz:
TCMB göstergelerine göre, 5 Haziran 2015 günü saat 15:30 itibariyle ABD Doları kuru 2.66 idi.
Geriye dönelim.
5 Haziran 2014'te bu rakam 2.11, 5 Haziran 2013'te 1.88, 5 Haziran 2012'de 1.84 ve 6 Haziran 2011'de 1.58'di.
Yani 2011'de 1.58 olan ABD Doları, 2015'te 2.66 oldu.
Artış yüzde 68.
Ekonomik göstergenin en önemli unsurunun döviz kuru olduğu söyleniyorsa, hükümetin son dönemdeki başarısızlığı da ortadadır.
Zaten ABD Doları, son yıllarda kontrol edilemez bir hale gelmişti.
**
Bir başka gerçeği daha göz ardı ediyoruz:
Türkiye, faizi de kontrol edemez hale gelmeye başladı.
TCMB'nin 5 Ağustos 2011'de gecelik borç alma faizi yüzde 5.00 ve borç verme faizi de yüzde 9'du.
Bu rakamlar, 21 Ağustos 2013'de ise yüzde 3.50 ile yüzde 7.75 olarak gerçekleşerek, en düşük seviyeye inmişti.
Ancak yine TCMB gecelik borç alma verme faizleri 29 Ocak 2014'te yüzde 8 ve yüzde 12 olarak gerçekleşmişti.
Ki, bu rakamlar en son faizin güncellendiği 25 Şubat 2015 tarihinde ise yüzde 7.25 ve yüzde 10.75 olarak açıklandı.
**
İşte göz ardı edilen gerçeklerden bazıları:
İthalat ve ihracatın söz konusu olduğu dış ticarette, açık sürekli olarak ithalat lehine gelişiyor; 2011'de ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 56 iken, 2014'ün sonunda bu rakam yüzde 61'e çıktı.
Konut kredisi, araç kredisi, ihtiyaç kredisi ile vatandaşın borçlanma yükü de artıyor; 2011'de 224 milyon TL olan borç yükü 2014'ün başında 334 milyon TL'ye çıktı.
Bunlar sadece aklımızın yetmeye çalıştığı göstergeler ya bir de aklımızın asla yetmeyeceği ve yetmesi için de uzman olunması gereken rakamlar…
Bunları hep göz ardı ediyoruz.
**
Toplumdaki genel anlamda güvensizlik, parti yetkililerinin gözünden kaçtı.
Özellikle etnik köken milliyetçiliğinin son yıllarda tırmanış göstermesi de çeşitli senaryolar ortaya konarak sanki yokmuş gibi gösterildi.
Bakın şimdi:
2011 seçimlerinde çoğunluğu BDP destekli bağımsızlar yüzde 6'lık bir oya ulaşmış ve 36 milletvekili seçtirmişti.
2015 seçimlerinde ise HDP ülke barajını yüzde 12 ile aşarak 79 milletvekili çıkardı.
Şimdi oturup bu gerçeği düşünmek gerekiyor.
HDP'nin son yıllarda söylevlerindeki değişiklik ve adeta 'Türkiye Partisi' imajı da bu seçimlerin sonuçlarına çok büyük etki etti, diye düşünüyorum.
**
Şimdi asıl soruya gelelim:
Koalisyon mu, erken seçim mi?
Koalisyon seçeneklerine bir göz atarak, olup olmayacağını kestirebiliriz.
AK Parti 258, CHP 132, MHP 80, HDP 80 milletvekili çıkardı (Anadolu Ajansı sonuçları).
AK Parti ilk parti ve doğal olarak teamüllere göre Cumhurbaşkanımız, hükümeti kurmakla AK Parti Genel Başkanı'nı görevlendirecektir.
Parti lideri olarak girdiği ilk seçimlerde tek başına iktidarı sağlayamayan Ahmet Davutoğlu'nun önünde üç-dört seçenek var: İlki, kamuoyunda konuşulduğu gibi HDP ile koalisyon sağlar (258+80=338). İkincisi pek ihtimali yok ama AK Parti + CHP Koalisyonudur (258+132=390) ve üçüncüsü de Devlet Bahçeli ilk açıklamasında 'koalisyona girmeyeceğini' dillendirmesine rağmen AK Parti + MHP Koalisyonudur (258+80=338).
AK Parti'nin üst düzey yöneticilerinin düşüncelerini bilemeyiz ama, 1999 seçimlerindeki tavrı ile büyük takdir toplayan MHP Lideri'nin olası bir koalisyon teklifine 'ülkeyi düşünerek', 'evet' cevabı vermesi ihtimali vardır.
Çünkü ilk açıklamalar genelde koalisyonda sıcak bakılmadığı yönünde olur.
**
Erken seçim mi?
Olabilir.
Çünkü, Anasaya'ya göre Cumhurbaşkanı eğer hükümet kurulamaz ise TBMM'yi feshetme ve yeniletme hakkına sahiptir.
Recep Tayyip Erdoğan bu hakkı kullanır mı?
Kullanmaması için de bir sebep yok, kullanması için çok sebep var.
Bekleyip görmek en iyisidir.
3-4 ay içinde Türkiye'de çok önemli gelişmeler olacağı da aşikardır.