Profesyonel yapıyı bir türlü oluşturamayan kulüp, gün geçtikçe ivme kaybediyor.
Kentin en önemli 'markası' olması gerekir.
Ama marka olmaktan ziyade, markasızlığa doğru gidiyor.
Bugün bir avuç insanın dışında Kahramanmaraşspor'un kentin diğer amatör kulüplerinden bir farkı kalmamıştır.
Marka olmak kolay değil.
**
Geçmiş yıllarda Kırmızı-beyazlı kulübün yöneticiliğini yapanlar, kamuoyuna sağlıklı bilgi akışı sağlıyordu.
Ancak son yıllarda göreve gelen yöneticiler, bu bilgi akışını bir türlü sağlamıyor.
Bilgi akışı sağlanmadığı için de, kulüp hem küçülüyor hem de kamuoyu nezdindeki itibarını da kaybediyor.
Acı ama gerçek budur.
Buna neden olan yapıyı irdelemekte fayda var:
Son birkaç dönemlik yönetim yapısı, zaman içerisinde medyanın büyük bir kesiminden uzak kaldı. İşi sadece haber vermek olan medya da, bu süreçte müsabaka programları dışında sağlıklı bilgiye ulaşamıyor.
Ulusal gazeteler, genelde ajans yapısı ile çalışıyor.
Konumu itibariyle de, Kahramanmaraşspor'un maçları çoğu zaman 'sonuç'tan ibaret kalıyor.
Haftanın toplu sonuçları, puan durumları yetiyor; ulusal basına.
Transfer, antrenman, maç sonu değerlendirme, sponsorluk, ziyaret, kamp gibi diğer nitelikli haberler de zaten üç-dört büyük kulübün dışında fazla yer bulmuyor spor sayfalarında. Ancak, zirveye oynayan takımların haberleri zaman zaman yer alır.
**
Kahramanmaraşspor'un şimdiki hali ile ulusal basında yer bulması, imkansız görünüyor.
Bu nedenle de kulüp yönetiminin işi yerel basın düzeyinde sağlıklı tutması kaçınılmazdır, yerel basın aracılığı ile il, ilçe düzeyinde daha sağlıklı bir iletişim kurulur.
Kahramanmaraşspor Yönetimi/Yönetimleri her nedense bu konuyu pek gündemine almıyor.
Düşünceleri de büyük ihtimalle şöyledir:
"Gazeteci değil mi, araştırsın, haber versin…"
Ama bu araştırma içerisinde bilgi kaynağının da kendileri olduğunu hep unuturlar.
Şu gerçektir:
Gazeteci, sağlıklı bilgiye ulaştığı zaman haberi bulur. Diğer haberler ise sadece maç programları ve eleştirel konulardır.
**
Kahramanmaraşspor yönetimleri, eleştiriyi pek sevmezler.
Eleştiri yapan gazeteci, onlara göre 'haindir', 'Kahramanmaraşspor düşmanıdır'.
Yöneticinin bakış açısı budur.
Eleştiri karşısında 'Acaba nerede hata yapıyoruz?' sorusuna cevap aramak yerine, eleştiri sahibini 'hainlik' ve 'düşmanlık' ile suçlamayı tercih eder.
Ya da 'o zaten muhalefet' diye geçiştirir.
Kısacası, Kahramanmaraşspor bu konuda yanlış bir yoldadır ve kendisini düzeltmek için de bir adım atmamaktadır.
**
Yönetimlerin isteği genelde 'gazeteci ayağıma gelsin' olur.
Hiçbir zaman nezaketen de olsa sezon öncesinde, sırasında ve sonrasında bir medya kuruluşunu ziyaret etmeyi, düşüncelerini geniş şekilde paylaşmayı istemezler.
İş dünyasından destek beklerler, kamuoyundan ilgi beklerler ama kendileri bu ilgiyi hak edecek bir harekette bulunmazlar. 'Küçük olsun, benim olsun' düşüncesinden de bir türlü kurtulamazlar. Bu düşünce dolayısı ile de 'hep sıkıntı içerisinde' kalırlar.
Kulübün yönetimine gelen isimlerin kariyeri, eğitimi, makamı, konumu hiç önemli değildir.
Düşünce değişmiyor.
Medya ile bir türlü sağlıklı iletişim kuramazlar. Birkaç muhabirin dışında da bağlantıları yoktur.
Açılımı bir türlü yapamazlar.
Böyle olunca da kamuoyunda geniş bir yelpaze yapamıyorlar.
**
Fatih Mehmet Ceyhan’ın başkanlığını yaptığı bugünkü Kahramanmaraşspor yönetiminin özellikle medya ile ilişkileri konusunu yeniden gözden geçirmelerinde fayda vardır.
Yoksa zaman içerisinde kulüp daha da küçülecektir.