İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken geçen haziran ayında Kahramanmaraş'a atanan ve daha sonra da açığa alınan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç, meslekten ihraç edildi. HSYK 2. Dairesi, 17-25 Aralık Soruşturmalarını yürüten 4 savcı ile 1 hakimin meslekten ihracına karar verdi. Buna göre savcılar Zekariya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç ile hakim Süleyman Karaçöl'ün meslekten ihracına karar verdi.
HSYK) 17-25 Aralık operasyonlarını yürüten savcıların dosyasını geçen ay içerisinde Bakırköy Başsavcılığı'na göndermişti.
NE DEMİŞTİ?
İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken geçen haziran ayında Kahramanmaraş'a atanan Mehmet Yüzgeç, buradaki görevi sırasında görevden uzaklaştırma kararının kendisine tebliğ edildiği, 12 Ocak 2011 günü İhlas Haber Ajansı'na yaptığı açıklamasında "HSYK 2. Dairesi tarafından hakkımda oy çokluğu ile soruşturmanın selameti açısından tedbir olarak görevden uzaklaştırmama kararı verilmiştir. Bugün itibariyle tebligatı almış bulunmaktayım. İstanbul'dan bin 200 kilometre uzağa, Kahramanmaraş'a talebim olmadan tayin edildim. Bu koşullarda soruşturmanın selametine ne şekilde tesir edebileceğimin takdirini kamuoyuna bırakıyorum" ifadelerini kullanmıştı. Mehmet Yüzgeç açıklamasında daha sonra şunlara yer vermişti:
"Ben hak ve hukuklarını koruma görevimin bulunduğu yüce Türk milletinin gözünün içine vicdanım rahat olarak bakabiliyorsam, bu şeref bana yeter. Yaptığım işten de vicdanen ve hukuken hiçbir endişe duymamaktayım. Asıl endişe duyması gerekenler yolsuzluk yapanlar olmalıdır. Kendi yolsuzluk ve rüşvet iddialarını, benim ve diğer meslektaşlarımın mağduriyeti üzerinde aklamaya çalışanlar, bana göre bu milletin vicdanında çoktan mahkum olmuşlardır.
Yolsuzluk ve rüşvet suçlarını işleyenler nüfuzlu kişiler olsa bile, milletimin tek kuruşunun yenmesine razı olamam. İstanbul cumhuriyet başsavcılığı tarafından tarafıma tevdi edilen ve cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarını içeren dosyanın tarafları bakan, bakan çocukları, tanınmış iş adamları ve yüksek bürokratlar diye dosyaya takipsizlik kararı mı vermem gerekirdi? Benim yürüttüğüm dosyada atılı suçların ispatını destekleyen deliller çok kuvvetli idi. Nitekim, yargıya yapılan ilk müdahale ile yanıma refik olarak görevlendirilen iki savcı arkadaşımla beraber kuvvetli suç şüphesi ve somut delil olduğu kabul edilerek oy birliği ile tutuklamaya sevk yapıldı. Bu durum mahkemece de kabul edildi. Hakkımda işletilen soruşturması sonunda rapor hazırlayan HSKY baş müfettişi soruşturma dosyası itibarıyla görev yeri değişikliği talep etmesine karşın, bu soruşturma dosyası HSYK 3. Dairesinden 2. Daireye ihraç istemli ve tedbiren açığa alınma talepli sevk edilmiş, bu şekilde disiplin soruşturması sürecinin de olağan akışına müdahale edilmiştir. Açığa alınmama ilişkin bu kararla hukuk ve hukukçular korkutulmaya çalışılmakta, hakim ve cumhuriyet savcılarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturma ve yargılama yapmalarına engel olunmak istenilmektedir. Şöyle geriye dönüp bir bakın; nüfuz sahipleri ve iktidar mensupları hakkında yaşanan bu süreçten sonra yolsuzlukla alakalı kaç tane soruşturma yapılmış ve kaç dava açılabilmiştir? Hiç diyorsunuz değil mi? Bunun nedeni yolsuzluğun bitmesi, yaşanmaması mıdır?, yoksa etkin soruşturma yapılmaması mıdır?"
Takdiri, süreci dikkatle izleyen basın mensupları ve yüce Türk milletine bıraktığını anlatan Yüzgeç, sözlerini şöyle tamamladı: "Bundan sonraki süreçte şahsım olarak gerek iç hukuk gerek uluslar arası hukuktan kaynaklanan tüm yasal haklarımı kullanacağımın bilinmesini isterim. Unutulmasın ki açığa alınan biz değil Türk adaleti ve Türk hukukudur." İHA