Mustafa Poyraz’ın dün yazılarımla alkış tutuğum bazı çalışmalarına bugün de aynı alkışı çalarım. O alkışlar, bugüne kadar hiç belediye başkanı yapamadığı çalışmalar içindir. Bugün eleştirdiğim birçok yanlışını da, geçmişte hiçbir belediye başkanı yapmadığı içindir.
O yüzden ‘Dün öyleydi de bu gün ne oldu’ diyenlere gülüp geçerim. Benim için esas olan Kahramanmaraş ve Kahramanmaraşlıdır. Öyleyse kimseyi yarı yolda falan bırakmam, baktım adam doğru gittiği yoldan patikaya sapıp orada yürümekte ısrarlı, o zaman onu aldığım noktaya geri hızla iade ederim.
Biliyorum ki gideceğim cehennemde hesap vermeyeceğim tek şey, Kahramanmaraşlı hemşerilerimin haklarını koruma noktasında bu köşeden bana emanet ettikleri şerefli yükü yıllardır omuzlarımdan ‘Dünya malı’ için indirmeyeceğim gerçeğidir.
İşte bu manada ‘Felsefe Edebiyat ve Değerler’ sempozyumunda, “Bizler edeple zenginleşir, sanatla coşar, düşünce ve edebiyatla var oluruz.” diyen son basın toplantısında, ‘Kahramanmaraş’ı sadece madalyası ve ekonomisi ile konuşulan bir şehirden öte şairlerin ve yazarların harman olduğu bir şehir olması için çalışıyoruz. Belediye tarafından yayımlanan eserler de kentin yetiştirdiği şair ve yazarların gelecek nesiller tarafından tanınmasına imkan yaratıyoruz” diyen Mustafa Poyraz’a srarım arkadaş ben.
Hani bizim Mahsuni Başkan?
Aşık Mahsuni bu şehrin değeri değil midir?
Kahramanmaraş’ın bağrından çıkmış, halktan hiçbir zaman kopmamış, benliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir büyük dava adamı, türkülerin babası Mahsuni’nin bu şehirde niçin bir caddede, bir sokakta göremiyoruz. Adını Başkan?
Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan’a sorarım. Halk çocuğu olarak doğan, halk çocuğu olarak yaşayan ve halk çocuğu olarak Hakk’a giden Mahsuni için ne yaptın diye? Bilboardlarda “Kentin sakini olma sahibi ol” diye seslenen Zeynep Başkan’ım Kent Konseyi olarak bir okul ya da bir parka veya bir sokağa Mahsuni’nin adının verilmesini teklif etinizde benim haberim mi yok?
Hadi Sayın Poyraz, Kahramanmaraş halkının beklediği bu hareketi yapın ve herkesin mutlu olmasını sağlayın.
Ve bizden bir alkış daha alın…
(16 Kasım 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)