Kahramanmaraş belediyelerinde son dönemde bir moda başladı.
'Çözüm Masası'.
Adı çözüm ama uygulaması 'çözümsüzlük'.
Gerçi kimi belediye 'çözüm masası' adını kullanırken, kimi belediyemiz de 'süper hizmet masası' diyor.
Adı ne olursa olsun işlevi hep aynı.
Çözüm üretmek değil, adeta çözümsüzlüğü 'çözüm' olarak sunmak.
**
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi'nde adı "Çözüm Masası".
Alan kodu olmadan sabit ya da gsm operatörlerinden biri ile 444 46 11 numarayı çevirerek arayabilirsiniz.
Unutmayın 'çözümsüzlük' istiyorsanız; 4-4-4-4-6-1-1'i sırayla tuşlayın.
Bir de sabit numara vermiş Büyükşehir Belediyesi: 0 344 228 46 00.
Hangisini canınız isterse onu arayın.
**
Onikişubat Belediyesi de, "Süper Hizmet Masası" demiş adına.
Belediyenin internet sitesindeki bu bölümü tıkladığınızda karşınıza şu geliyor:
"Bugün sizin için ne yapabiliriz".
Sonra formu dolduruyorsunuz.
Gönderiyorsunuz. İşlem bu kadar basit.
Ama sonuç; bağlar gazeli…
Bir de 0850 480 12 46 nolu çağrı merkezi var, tam bir rezalet!
**
Eh merkez ilçe olur da, Dulkadiroğlu bunlardan geri kalır mı?
Dulkadiroğlu'nun çağrı merkezine 0 344 212 46 00 nolu telefonla ulaşıyorsunuz.
"Her türlü öneri dilek ve şikayetlerinizi bizimle paylaşın" diye de bir e-mail sistemi var.
**
Afşin, Andırın, Çağlayancerit, Ekinözü, Elbistan, Göksun, Nurhak, Pazarcık, Türkoğlu ilçe belediyelerinde de üç aşağı beş yukarı aynı uygulama var.
Modaya uyacağız ya, neredeyse her belediyeye değil, belediyelerin her birimine bir çağrı merkezi kuracağız.
**
Önemli olan çağrı merkezlerini, süper hizmet masalarını, çağrı masalarını kurmak mı?
Yoksa bunu amacına uygun değerlendirmek mi?
Çağrı merkezleri ya da çağrı masaları ile ilgili yaşadığım son iki olay, bunların iş olsun torba dolsun cinsinden yapıldığını gösteriyor.
Lakayıtlığın bini bir para…
Kepazelik diz boyu…
**
Geçen haftalarda Onikişubat Belediyesi'nin 0850 480 12 46 çağrı merkezini aradım.
Sıkıntıyı anlattım.
Benim sıkıntıma çare olacağı yerde, 'bey efendi siz şu numarayı arayın' dedi karşımdaki ses.
Tabi ben çılgına döndüm.
"O numarayı arayacaksam, seni niye oraya diktiler?" demek istedim, diyemedim.
Ukalalığımda üstümde olmalı ki, şöyle dedim:
"Çok sağ olun çok yardımcı oldunuz!"
Sonrasında başkan Hanefi Mahçiçek'e belediyenin internet sayfasındaki alandan bir mesaj attım. Konuyu anlattım, hem temizlikten hem de çağrı merkezinden şikayetçi oldum.
Mesajın ertesi günü hızlı bir dönüş yaşandı.
Önce çağrı merkezi ile ilgili arandım, 'kiminle görüştüğümü' sordular. Hatırlamıyorum. Ben sıkıntıyı tekrar anlattım.
Sonra temizlik işlerinden sorumlu aradı, ilgileneceğini söyledi.
Ardından sayın başkan Mahçiçek bizzat aradı, bu mesajları dikkate aldığını ve bu uyarılara sevindiğini söyledi.
Son olarak ta birkaç gün sonra başkan yardımcısı Fatih Yoğurt aradı, temizlikle ilgili mazeretler dile getirdi, personel yetersizmiş, şöyleymiş, böyleymiş.
Onikişubat'ta anlamadığım süper hizmet masası, benim sorunumu çözmedikten sonra nasıl süper masa olur?
Benim sorunuma çözüm getiremeyen, mahallemin sokak temizliklerini yaptıramayan yöneticilere süper hizmet masası değil, ultrasüper masa yapsak ne yazacak?
Hayret!
**
Geçtik onu.
Geçen hafta içinde de Büyükşehir Belediyesi Çağrı Merkezi'ni aradım.
Şikayetim; belediye otobüsleri ile ilgiliydi.
Telefona çıkan bayana "Efendim, bazı duraklara otobüslerin geliş saatlerini belirten bir levha koymuşsunuz. Ama sizin otobüsleriniz bu saatlere hiç uymuyor" dedim.
Bir de ukalalık yaptım:
"Bunları iş olsun diye mi oralara koydunuz?"
Not alındı, sorunun ulaşım dairesine gönderileceği bildirildi.
Dün sabah ta belediyeden aradılar.
"Bey efendi, halk otobüsleri ile ilgili şikayetinizi halk otobüsleri başkanına ilettik!"
"Neee?" diye şaşırdım.
"Anlamadım. Ne halk otobüsü şikayeti?" diye sordum.
"Otobüslerin saatinde gelmediğinden şikayet etmişsiniz. Biz de durumu halk otobüsleri başkanına ilettik. İlgilenecekler."
Telefondaki sese şöyle dedim:
"Yanlışınız var. Benim halk otobüsleri ile ilgili bir şikayetim yok. Şikayetim bizzat sizin otobüsleriniz yani belediye otobüsleri… Orada belirtilen saatlerde gelmiyorlar. Bazen 20 dakika bazen 40 dakika gecikme oluyor? Ben bunu sordum."
Ne deseler beğenirsiniz:
"Şikayetinizi güncelleyelim. Yeniden şikayet oluşturulım."
Hayda.
Sanki bankadan arıyorlar, sanki gsm operatörlerinden arıyorlar da bilgi güncelleyeceğiz.
**
Suç çağrı merkezini kuranlarda değil. Çünkü onlar iyi niyetle böyle işler yapmışlardı.
Suç çağrısı merkezinde telefona çıkanlarda değil. Çünkü onların kapasitesi o kadar.
Ahmet'i Mehmet, Ali'yi Veli anlayacaklar elbette.
Suç onları oraya oturtup çalıştıranlarda.
Suç onlara o vasfı verenlerde.
**
Aklıma muhayyet ol Rabbim.
Nasılsa layık olduğumuz yöneticiler bunlar.
Dulkadiroğlu ile ilgili şikayetim mi?
Onu hiç açmayın. Ciğerim bir kez daha yanar.
Allah nasıl bilirse öyle etsin bu insanları.
Koalisyon geliyor ama adı ne?
Bizde bir deyim var:
"Doğmamış çocuğa don biçmek"
"Don"u eskiler bilir.
Şimdikinin alt iç çamaşırının bir benzeri.
Şimdikiler slip, boxer falan filan.
Onlar biraz daha uzun, namı diğer Osmanlı donu.
**
Deyimin anlamı:
"Henüz gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir şey için önceden hazırlık yapmak."
Yani şöyle açalım:
Çocuk doğacak, doğacak ta.
Önceden henüz 1-2 aylık hamileyken böyle cinsiyet mi belirleniyordu.
Çocuğun cinsiyeti ne olacak?
Kız mı olacak, erkek mi?
Çünkü erkek çocuğunun don'u başka, kız çocuğunun donu başka olur.
Erkek giyer şalvar olur, kadın giyer göçmendonu olur.
Erkek giyer siyah, mavi, kahve gibi tek renkler; kadın giyer güllü-çiçekli.
O yüzden de çocuk doğmadan don biçilmez.
**
7 Haziran seçimleri, ülkemizdeki siyasetin şeklini değiştirdi.
Hem de kökten değiştirdi.
13 yıldır, ülkede tek başına iktidar olan AK Parti 258 milletvekili çıkardı.
Yılların ana muhalefeti olan CHP, 132 vekil çıkardı. MHP ile HDP de 80'er vekil aldılar.
Tek başına bir parti iktidar olamıyor.
Seçenekler şöyle:
2'li ya da 3'lü koalisyon.
Ya da tek partili azınlık hükümeti.
Veya 2 partili azınlık hükümeti.
**
2'li koalisyon seçenekleri şöyle:
"AK Parti-HDP", "AK Parti-CHP", "AK Parti-M
"CHP-MHP-HDP.."
Tek partili azınlık hükümeti:
CHP destekli AK Parti.
HDP destekli AK Parti.
MHP destekli AK Parti.
İki partili azınlık hükümeti:
MHP destekli, CHP-HDP koalisyonu.
HDP destekli, CHP-MHP koalisyonu.
Seçenekler çok.
**
Seçimin hemen ardından yapılan açıklamalar, şimdi sıkıntı doğuruyor.
MHP'nin tabanı AK Parti ile koalisyona eşit mesafede yaklaşıyor. Kimi evet, kimi hayır diyor. Zaman neyi gösterir bilemeyiz.
CHP'nin tabanı koalisyona AK Parti ile sıcak bakmıyor.
"Yıllardır söylemlerimiz bile zıt. Nasıl olur?" diyorlar.
HDP'nin AK Parti'yle işbirliği ihtimali var.
Her şey mümkün.
Ama bir an önce hükümet kurulmalıdır.
**
İş dünyası tedirgin.
TÜSİAD yeni hükümetin kurulmasını istiyor.
MÜSİAD kendi çapında görüşmeler yapıyor.
SİAD, GİAD..
Onların derdi hükümetin bir an önce kurulması ve ekonominin rayına oturması.
Hepimizin derdi de o değil mi?
**
Bugün TBMM üyeleri yemin ediyor.
Sonra 5 gün tatil.
Ardından TBMM Başkanı seçilecek.
Sonrasında da Cumhurbaşkanımız, hükümeti kurmakla bir milletvekilini görevlendirecek.
Çünkü mevzuat böyle.
Teamüller böyle.
**
Topluma yön vermeye kalkanlara bakarsak.
Dün değil evvelsi gün seçimi bile yapmıştık, yeniden.
Bu ne telaş.
Hem şu anda devletin başında bir hükümet var.
Yenisi kurulana kadar da bu hükümet icraatını sürdürecek.
Ama iş dünyasının siyasete soyunması hoş değil.
**
Dedik ya.
Doğmamış çocuğa don biçilmez.