Kur’an-ı kerim kadar; her harfi, kelimesi, ayeti ve suresi birçok yönüyle incelenen, üzerinde düşünülen, ciltler dolusu kitaplar yazılan ve yazılmaya devam eden bir başka kitap yoktur.
İnsanlık tarihi boyunca; Hz.Peygamber kadar, bütün söz ve davranışları, hayatının en ince teferruatına kadar bilinen, kitaplara kaydedilen venesillere aktarılan, bir başkaşahsiyet yoktur.
İslam peygamberinin ümmeti kadar; onun ağzından dökülen hikmetli sözleri, sergiledi giyim ve davranışları, nesilden nesile aktaran, bunun için ciltler dolusu eserler ortaya koyan, bir başka ümmet ‘de yoktur. Bunda; Rasulullah’ın Kur’an ‘da belirtilen hususiyetleri, ahlakı, onun tanınınca muhabbet ve sevgisinin her daim artması etkili olmuştur. Ayrıca; Müslümanların, Rasulullah’ı bütün yönleriyle anlatma, asr-ı saadeti şimdiki zamana taşıma, Kur’an-ı Kerimi hayatla buluşturma, sünnetin ilke ve değerlerini yaşanır kılma, metin ile yaşam arasında bağ kurarak, o günden bu güne ve yarına taşıma gayretleri tesirliolmuştur.
Kur’an ve sünnet; İslam’ın kültür ve medeniyetini oluşturan kök değerlerdir. Bu bağlamda hadisler; sadece Kur ‘anı hayata dönüştüren bir yaşam tarzı değildir. İnsanın bireysel ve toplumsal hayatını yansıtan rehber, ahlakın temeli, ibadetlerin, davranışların, simgesel ve anlamsal dünyasını oluşturan değerler manzumesidir.
Ancak; Kur’an ve hadisleri anlama ve yorumlama, İslam ümmetinin hayat tarzı olmuştur. Bununla beraber; ayetleri anlama ve yorumlama konusunda zaman zaman İslam ümmetinin zaaflarının var olduğu bir gerçektir. Bu bağlamda; İslam ümmetinin, Kur’an ve sünneti anlama fikirlerinin, yenilenerek çağın idrakine sunulmasından kaynaklanan sıkıntıları zaman zaman yaşamaktadır. Bunda; Önyargılar, yanlış anlamalar, hep problem olmuştur.Bunun için Muhammet İkbal “Kur’an’ı anlamak istiyorsan sana indiriliyormuş gibi oku” sözleri ile Müslümanların vahi ile nasıl muhatap olması gerektiğini ifade etmiştir.
Bu gün Kur’an ve hadisleri zımnen anlamanın yanında, daha derin veçhesiyle; anlama ve kavrama,olanlara dayanan örnek alma, onlara dayalı bir şahsiyet ve ilişkiler ağı oluşturmaktır.Bununla beraber,vahyin muhatabı olan Rasulullah’ın sünnetlerinin, hakkıyla insanlara taşınması gerekmektedir.Ancak, peygamberimizin bağlayıcılık özelliği olmayan bazı hareketlerini gündelik hayata taşımanın durumu ne olabilir?.İslam’ın tasavvur ve düşünce dünyasını oluşturanKur’an ve sünnetin, Müslümanların fikir dünyasına taşınmasının yanında, onun ruhunun gelecek çağlara aktarılmasıda önem arz etmektedir. Bu bağlamda Hz. Peygambere benzemek ve örnek almayı, taklit ve ittibayı, teşebbüh ile teessiyi karıştırmadan, bugünün İslami düşünce ve hayatını oluşturmak gerekmektedir.Muhammet İKBAL’’Kusur Müslümanlıkta değil Müslümanlığımızda dır’’ sözleri ile Müslümanlığımızı sorgulamaya vurgu yapmıştır.
Kur’an ve sünnetin bildirdiğiİslam’ı, hayata indirgemenoktasında; ibadetlerin ruhuolan; huşu, ihlasve, samimiyetiçerisinde, zihinlerimizi, gönüllerimizi, kalplerimizi, söylemlerimizi, eylemlerimizi; çevremize, kültürümüze, medeniyetimize aksettirmek durumundayız. İslam’ın mesajlarını Müslümanların kendi yaşadıkları zamana taşımaları bir ihtiyaç ve zorunluluktur. Kur’an bütün insanlara ve çağlara hitap eden bir kitaptır. Hz.Peygamber tarih üstü ve evrensel bir rehberdir. Bu konuda Muhammet İkbal, Peygamberimizi “İslam peygamberi eski dünya ile yenidünyanın ortasında durmuş görüyor. O bildirmiş olduğu vahyin kaynağı bakımından eski dünyaya fakat bildirmiş vahyin ruhu bakımından yeni dünyayaaittir.”Bu noktada ilim çevreleri İslam’ınbu çağa dönük yüzünü yeniden düşünme, güncelleştirme, bugünün insanına ulaştırma, bu cağın Müslümanlığını oluşturma gayreti içinde bulunmak zorundadır.
Bu bağlamda İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy “İnmemiştir Kur’anbunu hakkıyla bilin, ne mezarlıkta okumak ne fal bakmak için. Asrın idrakine İslam’ı suma” ifadeleri bunun çabasıdır.
Geçmişi, bugünü ve geleceği inşa eden Kerim Kitabımız; Kur’an-ı Kerim ile Peygamberimizin;dünyanın gidişatını değiştiren;rahmet yüklü masajları, hikmet dolu ahlakı, dün, bugün, yarın için hep insanlığa yegâne ümit vadetmektedir.
Kısaca Kur’an-ı kerim ve Efendimizin çizdiği yolu takip etmek, peygamberimizin yaşamında ilahi vahyin gözetim ve denetiminde takdim ettiği değerleri ve ölçüleri zaman ve mekân sınırlarınınötesine taşıyarak kendi dünyamızaaktarmak onun rehberliğine sımsıkı sarılmak, şerefli ümmet olmanın yoludur.
Bugün İslam ümmetinin Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere, ResulüEkrem’ininsanlığa kazandırdığı değerleri her zaman ön planda tutmayaihtiyacı vardır. Çünküİslam peygamberi kutsal bir postacı değildir.O bedevi bir toplumdan medeni bir toplumundinamiklerini, toplumun her türlü kötülükten nasıl arındırılacağını, problemli kalplerin nasıl ihya ve eğitileceğini öğretmiştir.Bunun için Muhammet İkbal “Kur’an’ dan önce yol kesenler Kur’an’dan sonra yol gösterici oldular. “ tespitinde bulunur.
Unutmayalım “Kusur Müslümanlıkta değil Müslümanlığımızdadır” Muhammet İkbal.
Mustafa SAYLAK
Kahramanmaraş İl Müftülüğü Eğitim Uzmanı