TEMA Vakfı Kahramanmaraş İl Temsilcisi Abdurrahman Akbolat, Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası dolayısı ile ilgili yaptığı açıklamada “Orman varsa su da var” dedi.
TEMA Vakfı Kahramanmaraş İl Temsilcisi Abdurrahman Akbolat 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası ile 22 Mart Dünya Su Günü ileilgili yaptığı açıklamada “Orman varsa su da var” dedi. Akbolat; ormanlar ve su kaynakları arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, erişilebilir tatlı suların %75’inin ormanlardan geldiğinibelirterek “Orman varsa su da var. dedi.
Diğer yandan TEMA Vakfı gönüllüleri 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası ile 22 Mart Dünya Su Günü’nü Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerle kutlayacak.
TEMA Vakfı bu yıl 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası ile 22 Mart Dünya Su Günü’nü “Ormanlar ve Su” temasıyla kutluyor. TEMA Vakfı gönüllüleri bu kapsamda fidan dikimi ve bakımı, yerel su varlıklarının korunması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla nehir/havza günleri, tanıtım ve bilgilendirme stantları, belgesel gösterimleri ile eğitim etkinlikleri düzenliyor. Gönüllüler, farklı şehirlerde etkinlikler gerçekleştirerek yaşamın temel kaynağı su ile orman ekosistemlerinin etkileşiminin önemini vurguluyor.
Erişilebilir tatlı suların %75’i ormanlardan geliyor
Dünya Ormancılık Günü kapsamında konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, orman varlıklarının öneminin altını çizdi. Ataç, “Ormanlar tüm canlılara hiçbir karşılık beklemeden hizmetler sunuyor. Örneğin tarımsal, evsel, kentsel, endüstriyel ve çevresel amaçlı kullanılan erişilebilir tatlı suların yaklaşık %75’i ormanlardan beslenen su havzalarından sağlanıyor. Ormanlar ekolojik işlevlerinin yanı sıra dünyada 1.6 milyar insanın geçimi için de önem arz ediyor. Ancak maalesef iklim değişikliği, orman yangınları ve ormansızlaşma gibi baskılar orman ekosistemlerini tahrip ediyor. Bu bakımdan ormanların korunması konusunda daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’de doğa haklarının gözetilmesi gerekiyor
Dünya Su Günü kapsamında bilgiler veren Ataç, “Ülkemizde suya ilişkin 40’tan fazla yasal düzenleme var. Yasal düzenlemelerin bir su yasası ile tek bir çatı altında toplanması gerekiyor. Türkiye’deki su varlığının korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için adım atılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’de üstün ekosistem yararını koruyacak nitelikteki bir su yasası çıkarılmasının önemine bir kez daha dikkat çekiyoruz. Öte yandan orman alanları için de gereken hassasiyetin gösterilmesini, doğa haklarının gözetilmesini istiyoruz” dedi.
TEMA gönüllüleri su tehditleri haritası oluşturdu
Türkiye’nin farklı bölgelerindeki TEMA gönüllüleri 2016 yılında illerindeki ve ilçelerindeki su tehditlerini ortak bir haritada toplamıştı. Harita bu yıl da güncellenmeye devam etti. ‘Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’ndan söz eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Geçtiğimiz yıl çalışmalarını başlattığımız ve önemli bulgular elde ettiğimiz ‘Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’nı gönüllülerimizin katkılarıyla bu yıl da güncellemeye devam ettik. Bize yapılan bildirimler sonucu su varlıklarımızın kirlenme, kuruma ve biyoçeşitlilikte azalma gibi tehditlerle karşı karşıya olduğunu gördük. Gönüllülerimiz aracılığı ile 40 ilde 87 ayrı su varlığının tehdit altında olduğunu tespit ettik. Bu tehditlerin 52’si su varlığının niteliğine, 30’u su varlığının miktarına, 5’i ise su varlığına erişime yönelik tehditleri içeriyor” dedi.
Tespit edilen tehditler mevcut durumun küçük bir kısmı
Haritayı tabandan yukarı doğru ve katılımcı bir araştırma yöntemi ile hazırladıklarını belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, sistematik bir bilgi toplama formu kullanarak 81 ildeki gönüllüleri aracılığıyla güncel su sorunlarını saptadıklarını belirtti. “Gönüllülerimiz aracılığıyla tespit ettiğimiz veriler Türkiye’de yok olma ve kirlenme tehdidi altındaki su varlıklarının küçük bir kısmını belgeliyor. Maalesef tehditlerle karşı karşıya olan birçok farklı su varlığı var” dedi. Çalışmanın bir amacının da su varlıklarının korunması konusunda toplumsal katılımcılığı sağlamak ve farkındalık yaratmak olduğunu belirten Ataç, vatandaş bilimi yöntemiyle haritayı güncellemeye devam edeceklerini ifade etti. Haritaya katkı sağlayan temsilcilerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyoruz. Öte yandan haritanın güncellenmesi konusunda herkesi katılımcı olmaya davet ediyoruz” dedi.